"Ne demek Jungkook'da falan kalırım? Olmaz." dedi sevgili abim net bir şekilde.
İçten içe gitmek istediğini adım gibi biliyorum. Şuan orada, o kampta olmak için canını bile verir. Onun yerine beni korumakla meşgul.
"Gördün, Jungkook'un evinde bir sürü boş yer var. Biraz orada kalırım. Zaten bir haftadan daha kısa sürede döneceksin. Günümün çoğu desen okulda geçiyor." diye ikna çabalarıma devam ettim.
"Yeon bak o insanları yeni tanıdık ve bilmiyorum," eliyle saçlarını karıştırdı. Gerçekten kafası karıştığında bunu yapardı.
"Beni Yoongi'ye emanet ederken öyle demiyordun ama? Tamam bak şimdi onların yanına gidelim, orada konuşuruz belki başka fikirleri olur." diyerek bir başka fikir sundum.
Hava kararmıştı ve kararlaştırdığımız gibi Jungkook'un evinde tekrar toplanacaktık.
Jimin bir taksi çağırdı, o sırada bende hazırlandım.
Paramız vardı, eskisi gibi değildik. Zaten iki kişiydik. Kira, elektrik, su faturasını ödediğimizde geriye baya para kalıyordu. Jimin dans derslerinden iyi kazanıyordu. Çünkü iyi bir dansçıydı. Kore'nin en bilindik okullarından birinde okuyordu ve ders verdiği öğrenciler zengin insanların çocuklarıydı. Doğal olarak iyi bir para alıyordu.
Ben onun kadar olmasada güzel kazanıyordum. İki kişi için fazlaydı bile.
Yol boyunca önüme sunabileceği diğer bahaneleri de bu şekilde eledim.
Benim içimde Jungkook ya da bir başkasında kalmak konusunda hiç rahat değildi. Ama abim için denemeye değer bir durum. Ne olursa olsun onu o dans kampına göndereceğim.
Eve geldiğimizde diğerleri çoktan gelmiş, sohbet etmeye başlamıştı.
"Yok, hiçbirimizin geçmişinde bariz bir ortaklık yok." dedi SeokJin bıkkın bir sesle.
O konuşmaya devam ederken Jungkook'un mutfağa gittiğini gördüm. Sanırım biraz daha cips getirecekti. Hepsi yam yam gibiydi. Bende sessizce yerimden kalkıp peşinden gittim.
"Selam," mutfağa neşeli bir şekilde girdim.
Jungkook sessiz ama eğlenceli bir tipti. Evden çıkamaması bu yüzü için yazık bile denebilir. Çünkü yakışıklıydı.
"Selam, bir şey mi istemiştin?" dedi merakla. Bir yandan cips paketlerini boşaltıyordu.
"Senden yardım isteyecektim."
Elinde ki işi bırakıp bana odaklandı.
"Banka hesabı hacklemek, birilerinin bilgisini bulmak, güvenlik kayıtlarına ulaşmak. Ne istersen?" söyledikleri karşısında ağzım bir karış açık kaldı.
Gerçekten bunları mı yapıyordu?
"Yok benimki biraz daha basit bir istek olacak, yani sanırım." dedikten sonra ona durumu anlattım "Kısaca bir kaç gün burada kalsam sorun olur mu? Olacaksa gerçekten hiç problem değil."
Birden güzelce gülümsedi "Sorun mu? Saçmalama. Burası kocaman bir yer ve çoğunlukla yalnızım. Arada Jin hyung kalır o kadar. Bolca yerim ve yiyeceğim var. İstediğin kadar kalabilirsin."
Söyledikleri ile rahatlasamda hala işin Jimin kısmı vardı.
"Birde Jimin'i ikna edersem harika olacak." diye mırıldandım. Cips tabağını eline aldı "İstersen o konuyu halledebilirim?"
Kocaman gözlerle ona baktım "Bunu yaparsan çok sevinirim."
Kafasıyla onayladı ve içeri gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...