Ben telefonu panikle çantama koyarken Yoongi yanıma doğru geldi.
"Bir sorun mu var?"
Kafamı hemen hayır anlamında salladım "Arkadaşım bir ödev için aradı. Grup ödevi ve ben unutmuşum." dedim sakin olmaya özen göstererek.
İnanmış mıydı yoksa öyle mi davranıyordu bilmiyorum ama iki türlüde başka soru sormadı.
Tekrar diğerlerinin yanına döndük. Ama gözüm sürekli etrafı tarıyordu. O manyağın bir arkadaşı buradaydı ve ipucu verecekti. İnandırıcı değildi.
Yoongi'ye söyleyip söylememek konusunda kararsızdım. Ama ya gerçekse? Ki neden gerçek olmadığı halde böyle bir şey söylesin?
Psikopat olduğu için. Evet kesinlikle öyle. Oyun oynamayı seven bir manyak.
Hava karardıkça ev biraz daha hareketlendi ama yine de bir partiye göre gerçekten az insan vardı. Hepside normal kişilerdi. Alkol yoktu. Hoş bir şarkı çalıyordu ve genel olarak sohbet havası vardı. Bu ortamı cidden sevdim.
Sevmeyen tek bir kişi vardı, bahçede ki puf koltuklarda tek başına uyuklayan Min Yoongi.
"Annen ve baban ne iş yapıyor?" dedim Taeyong'a. Bu görüp görebileceğiniz en saçma flört sorusu.
"Babam bir şirkette müdür yardımcısı. Annem bir doktor." dedi meyve suyundan bir yudum daha alırken.
"Jaehyun ile baya yakınsınız sanırım,"
Kafasını salladı ve güldü "Çocukluktan beri diyebiliriz. Göbek bağımız bir." bende güldüm.
Sevimli biriydi. Yavşak ya da yalaka değildi. Fazlasıyla asil bir duruşu vardı. Nerede ne konuşması gerektiğini biliyor gibi. Yoongi ile benziyorlardı aslında.
"Yoongi ile spor salonunda mı tanıştınız gerçekten? Spor yapan bir tip değil." dedim ama bunu ben nereden bilebilirim ki?
Biraz gerildiğini hissettim. Kesinlikle güzel bir noktaya basmıştım. Zaten bizden ayrılıp, gizli gizli konuşmaları da garipti.
"Aslında çok iyi sporcudur. Spor salonu ona ait."
Söylediği şeyle portakal suyum boğazıma kaçtı "Ne?"
Gülerek bana bir peçete uzattı "Şaşırtıcı ama öyle. Çok iyidir bu konuda. Spor akademisini bırakması kötü ol-" derken birden sözünü kesti. Galiba pot kırmıştı. Hızla oturduğu yerden kalkan Taeyong'a şaşkınca baktım.
"Bir arkadaşım geldi, ona baksam iyi olacak. Hemen dönerim." dedi ve acelece yanımdan ayrıldı.
Ama bahçeden içeri giren kimse yoktu. Yalancı.
Ben şaşkınca arkasından bakıyordum.
Yoongi bir sporcuydu, spor salonu vardı ve spor akademisine mi gidiyordu? Hayatımda duyduğum en şaşırtıcı şeyler.
Oturduğum yerden kalkıp içeri gittim.
Lavaboya gitmem lazım. Beş bardak portakal suyunu ne diye içerim ki? Sora sora lavaboyu üst katta buldum. Bu kat sakindi ama lavabo doluydu. Bir kaç dakika içerideki kişinin çıkmasını bekledim. İçeriden aşağıda gördüğüm sevimli bir kız çıktı. Ardından girerken gergindim. Sanki birinin gözü üzerimdeydi.
Klozete oturduğumda kapı yavaşça iki kere tıklandı.
"Dolu," dedim duyması için ama yine aynısını yaptı.
"Dolu dedim!"
Bu sefer kapı kulpu zorlandığında hızla işimi bitirip yerimden kalktım. Elimi yıkarken telefon çaldı. Kurulayıp hemen baktım. Arayan yine aynı numaraydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...