GIDLE - Hann.
* * *
Eve ulaştığımda NamJoon ve Jimin'in yanı sıra Yoongi ve Taehyung'da bizdeydi. Yoongi'yi görünce sinirlerim yine gerildi, sakin olun sinirlerim şuan saldırı zamanı değil.
"Neredeydin?" Jimin aniden yanımda belirince sıçradım.
"Biraz yürüyüş yapmıştım, panikleme diye söylüyorum tamamen topluma açık ve kalabalık bir yerdeydim."
Çantamı bırakmadan odama geçmek için yanlarından ayrıldım.
Onlar ise salonda kalmış, bir şeyler konuşuyorlardı.
Elimin titremesi, kalp atışımın artması gibi şeyler durduğu içib rahatlayarak evde giydiğim eşofmanlarımı hemen üstüme geçirdim. Telefonuma gelen birkaç mesaj vardı.
Okul etkinliklerinden gelen mesajlara şöyle bir göz attım.
"İntiharı önlemek için yarın saat altıda okul konferans salonumuzda bir seminerimiz vardır. Özel konuğumuz Choi Lena, sizler için orada olacak."
Choi Lena? Choi Lami?
İnternete girip Minho'nun adını yazdım. Altta ailevi bilgiler çıktı. Choi Lena, annesi.
İşte bu, bu kadın yarın seminer için bizim okulumuzda olacaktı. Acaba onunla konuşabilir miyim?
Su almak için salona girdiğimde hala, hepsi buradaydı. Yoongi ile göz göze gelince hemen bakışlarımı çevirdim. Onunla muhatap dahi olmak istemiyorum.
Mutfağa gidip bir su aldım ve Jimin'in yanına oturdum.
"Yani bu kişi bir ekip, hepimizin aynı anda fotoğrafını çekebilmesinin başka açıklaması yok." dedi Taehyung.
Resmen hepimizi diken üzerine dikmişti pislik, pislikler. Her neyse.
"Ben yatmaya gidiyorum," dedim başım ağrırken.
"Sen iyi misin? Solgun gibisin?" dedi NamJoon tepeme dikilerek. Elini alnıma koyup ateşime bakarken Yoongi'nin koltukta merakla bana baktığını gördüm. Beter ol.
"Ateşin var gibi, biraz dinlen." NamJoon beyin emri ile odama gittim. Halsizlikle yatağımın içinde yuvarlanarak güzel bir uyku çektim.
- - -
Doktor bir sürü test vermişti, daha yarısını ancak bitirmiştim.
Son birkaç gündür olanlar yüzünden bir hastaneye gelme kararı aldım. Jimin'in ya da bir başkasının haberi yoktu. Bir şeyim çıkmazsa, umarım çıkmaz, insanları yine telaşa atmış olacaktım.
En azından kendi içimi rahatlatırım düşüncesiyle sabahtan beri elli test yaptırdım.
Son testin bitmesiyle toparlanıp okula geçtim.
Derslerin birazını kaçırdığım için diğer yarısına girme hevesim de yoktu. Ben de kütüphaneye gidip yaklaşan sınavlarım için kafa patlattım. Gerçi akıllıyım, dersi derste dinlerim, belli etmesem de sinsi sinsi çalışırım. Mükemmel de olsam ders çalışmam lazım mottosu ile kitaplara gömüldüm. Saat altıya gelirken seminer salonuna gitmek için hemen kütüphaneden çıktım.
En önlerde bulduğum bir yere kuruldum. Salon yavaş bir şekilde doldu, genel olarak büyük kişiler vardı. Herhangi bir öğrenci, deli olmadığı sürece böyle bir şeye gelmez. Ben deliyim, o yüzden geldim.
Alan tamamen dolduğunda arkamı dönüp şöyle bir tanıdık yüzlere baktım. Taeyong ve Jaehyun'u gördüğümde elimi kaldırıp dikkatlerini çektim. Jaehyun böyle şeylere çok ilgili bir insandı, sanırım fazla duyarlı olması ile alakalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...