Gece çakan şimşekle yerimden sıçradım. Hava sabah son derece güzelken nasıl akşama Tornado kasırgası vurmuş bir hale bürünebiliyor ki?
"Sen artık koca bir kızsın Yeon, bu şimşekler seni korku-" birden çakan şimşekle ne ara yataktan kalkıp, yastığımı ve terliklerimi kaptım, ne ara koşmaya başladım bilmiyorum ama sadece bir kaç saniye içinde Jimin'in odasının önündeydim.
Kapıyı tıklatırken tekrar gürleyen gök ile mırıldanmaya başladım "Evet ben hala çocuğum, ne var yani? Hem kime ne?" ben konuşurken kapı açıldı.
"Bende ne zaman teşrif edeceksin diye merak ediyordum. Geç içeri," Jimin gülerek beni içeri aldığında arsız gibi koşarak yatağına atladım ve yorganın altına girdim.
"Sen cidden küçük bir arsızsın," o söylenerek yatağa girerken ben sıcacık yorganın altında tüm sinsiliğimle gülüyordum.
"Ben korkmadım, sadece abiciğimi görmek istedim." diye bir yalan söylediğimde de inanmadığını elbette biliyordum.
"Yaran nasıl?" dedim merakla.
"Şimdilik iyi,"
Dün o haydut tayfayla konuştuktan sonra eve gelmiştik. Yarası biraz kanadığı için hemen doktora gidip, pansuman yaptırdık.
"Jimin?"
"Efendim?"
"Sence o insanlara güvenebilir miyiz?" dedim merakla.
Bir süre bekledi "Güvenemeyiz Yeon. Ama başka seçeneğim de yok. Dediğim gibi o geceyle ilgili aklımda bazı şeyler var ve onları oturtamıyorum. Açıkçası Taehyung'a biraz inanıyorum. Bu kişi her kimse bulmak istiyorum."
Bende kafamla onayladım "Neden sana bunu yaptılar? Yani dediğine göre," biran duraksadım, gözlerimden bir iki damla yaş geldi "Dediğine göre seni defalarca bıçaklaması lazımmış. Neden bu kadar canını yakmak istediler?"
Jimin yattığı yerden bana döndü.
"Bilmiyorum Yeon. Ama beni bıçaklamaları değil, arkamda bıraktığım acı çeken sen üzer. Eğer o an Taehyung bana o şeyleri söyleseydi, bıçak yarası canımı yakmazdı."
Gözümden düşen bir damla yaşı sildi ve gülümsedi "Sen benim küçük pofuduk kız kardeşimsin. Biliyorum seni böyle bir hayata sürüklemek çok adaletsizceydi," başımı iki yana salladım ama sözünü kesmeme müsade etmedi "Ama seni korumak için her şeyi yaparım Yeon. Abin sırf senin için ölmemeye çalışacak ki sen üzülme."
Ona sıkıca sarıldım.
Benim kalbimde bir taht, tahtın yanında ise bir minder vardı. Kral ve kralın hayvanının minderi. Tahtta Park Jimin, benim dünyalar kadar sevdiğim abim. Minderse ise pofuduk terliklerimi oturuyor.
İşte benim dünyam bu kadar.
- - -
"Duydunuz mu Jimin yaralanmış!"
"Hadi be! İnanmıyorum ya,"
"Kim öyle yakışıklı birine zarar verebilir ki?"
"Ben bir çiçek alacağım,"
"Ben çikolata sipariş ettim bile,"
Kabinin kapısını açıp dışarı çıktım. Kapıyı sert açışım ve dik duran başımla içeriden çıktığımda bakışlar bana döndü. Bazılarının utançla başlarını yere eğmesi gülümsetti.
Elimi yıkarken konuşmaya başladım "En sevdiğim çiçek kalanşo çiçeği, küçük küçük çok zarifler, çikolata olarak tercihen fındıklı çikolata." elime bir peçete alıp kurularken ekledim "Jimin öyle hediyeleri genelde bana getirir de. En azından sevdiğim bir şeyler olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...