Yoongi'nin arkasından giderken o Jimin'i arayıp beni bulduğunu söylemişti. Jungkook'un depo evine geldiğimiz de o da kapıda bekliyordu. Beni görünce hemen dikleşti.
"Biraz konuşalım," dedi beni yanına çağırırken. Kafamla onayladım.
Yoongi içeri geçerken Jimin ve ben dışarıda dikiliyorduk. Şuan azarlanmaya hazır küçük bir çocuk gibi ellerime bakıyordum.
"İyi misin?" sorduğu soruyu başımla onaylarak yanıtladım.
"Biliyorum sinirlerin çok bozuldu. Kendimi suçluyorum, seni böyle bir şeye attığım için." söyledikleri karşısında daha da utandım.
O benim için böyle endişelenirken ben şımarık bir çocuk gibi davrandım.
"Sorun yok. Sadece, evet biraz sinirim bozuldu. Ama cidden iyiyim." dedim gülümseyerek. Yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirdim. Hızla koluna girip kafamı omzuna koydum "Sende kabul et, alışık olmadığımız bir durum yaşıyoruz. Ama ben çabuk uyum sağlarım. Bir kaç güne kalmaz bir çete lideri olacak kıvama gelirim."
Söylediğim şeye kahkaha attı "Kesinlikle. Bak bu konuda sana katılıyor-"
O daha sözünü bitiremeden deponun kapısı hızla açıldı.
Dışarı fırlayan Hoseok'a şaşkınlıkla baktık. Gözleri etrafı tarayıp hızla bizi buldu "Yoongi adama çok fena saldırdı, tutamıyoruz!"
Her işi batırma yeteneğim de level atladım.
Jimin, Hoseok ve ben içeri koştuk. Depoda bağırış çağırış vardı. Çoğunlukla Yoongi ve küfürleri. Taehyung'un onu durdurmak için bağırdığını da duyuyordum. Bir de adamın yardım çığlıklarını. Etraf savaş alanından beterdi.
"Burada kal." Jimin beni koltukların orada bıraktı ve koşarak adamın bulunduğu kısma gitti. Sesler çokta yakın değil gibiydi. Odada benim dışımda kimse yoktu. Bu yüzden Jimin'i dinlemedim. Evet berbat bir sebep.
Peşlerinden bulundukları yere ilerledim. İlk olarak bir koridora girdim. Rutubetli, kullanılmadığı belli bir yerdi. Burası büyük bir depoydu, Jungkook ise belli bir kısmını kullanmak için düzenlemiş gibiydi.
Bağırış seslerine doğru ilerledim. Koridorun sonunda ki odadan geliyordu. Hızla o tarafa gidip, kafamı yavaşça içeri uzattım.
Gördüğüm manzara midemi kaldırmıştı. Psikopat adam kanlar içinde yerde yatıyordu, Yoongi'nin de elinde kan vardı. Taehyung, Hoseok, Jungkook ve abim onun önüne geçmiş tutmaya çalışıyordu.
Umarım Yoongi ona söylediğim şeyi abime de söylemez. SeokJin ve NamJoon yere eğilmiş adama bakıyorlardı.
"Ölmüş mü?" dedim panikle bulunduğum yerden çıkarak. Hepsi bana dönmüştü.
Yoongi'de dahil.
Gözlerinde ki öfke parıltısı sönmüş gibiydi.
"Yeon, burada durma." Jimin beni çıkarmak için bir hamle yaptı.
Beni omuzlarımdan tutup geri geri çevirirken ben inatla adama bakmaya çalışıyordum "Lütfen ölmedi de!" dedim panikle.
"Ölmedi merak etme, henüz."
Jimin beni koridor boyunca ittirdikten sonra arkamdan kapıyı hızla kapattı. Öylece kalmıştım. Midem de bulanıyordu.
Gidip koltuklara oturdum. Birden adrenalin yükleniyor, birden duruluyorum. Doğal olarak uykum gelmişti. Yine de gözümü açık tuttum. Sonunda o kapı açıldı. Yoongi ve NamJoon çıkmışlardı. Onlar benim oturduğum yere gelirken Jungkook'da koşarak geldi. Bir başka odaya girip ardından elinde yardım kutusuyla geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanficSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...