Bölümü kontrol etmeden yayınlıyorum çok işim var ve üşendim :") sonra bir ara kontrol ederim kusura bakmayın.
Elim ayağım dolaşmış bir halde bir süre odada bekledim. Dikkat çekmemek için hızla odadan çıktım ama diğerlerine belli etmedim. Zaten kaldığım oda görüş açılarında değildi. Eğilerek mutfağa girdim.
Ya ben çok abartıyordum ya da bu çok şüpheli bir durumdu.
Mutfaktan çıkıp geri yanlarına döndüm. Elbette filme odaklanmadım. Aklımda yüzlerce komplo teorisi dönerken bunu yapmama imkan yok!
Bunu hemen Jimin'e söylemem lazımdı ya da NamJoon.
Film bitince herkes dağılmıştı. Bende hızla odama çekildim ve tekrar Hoseok'u araştırdım. Ama twitter hesabı dışında pek bilgi yoktu. Laptopumu kapatıp kendimi yatağa bıraktım.
Her şey inanılmaz bir çılgınlıkla ilerliyor.
- - -
Sabah erkenden kalktım. Jimin'den alışık olduğum için bir kahvaltı hazırladım. Bugün okul tatildi.
Jungkook ve Yoongi uyuşuk uyuşuk kalkıp, sofraya oturmuştu.
"Vay canına! Bu evde böyle sofralar görmek imkansız." Jungkook hevesle yemeklere daldığında Yoongi biraz duraksadı.
"Merak etme zehir yok." dedim meyve suyundan içerken. Bana alaycı bir gülüş attı "Emin değilim."
Yine de yemeye başladı.
Kahvaltının ortasında telefonum çaldı. Şirketin ismi yazıyordu. Hemen kalkıp içeri gittim.
"Bayan Park?" konulan kişi narin bir kız sesiydi.
"Evet benim."
"Bayan Park bugün şirkette önemli bir toplantı var. Fakat Japonca çevirmenimiz acil bir iş için yurt dışında. Gelmeniz mümkün mü acaba? Ek ücretlendirme yapılacak."
Ses beklentiyle konuşmasını bitirdi "Bir dakika düşünmeme izin verir misiniz?"
"Tabii ki, bekliyorum."
Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım, bu harika olurdu. Ama yapabilir miyim? Elbette yaparım. Saçımı geriye savurup, havalı bir şekilde telefonu kulağıma tuttum "Tamam."
"Saat üç de toplantı merkez binamızda başlayacak. İki buçukta burda olmanızı rica ediyorum. İyi günler."
Bende iyi günler deyip kapattım.
Yüzümde gururlu bir ifade ile geri masaya döndüm.
"Yoksa erkek arkadaşın mıydı? Bu kadar mutlu olduğuna göre." Jungkook imayla gülerken ona göz devirdim.
"Keşke erkek arkadaşım olsaydı," derken geri sandalyeme oturdum "Ama Jimin gibi bir mağara adamıyla yaşıyorsan erkek sinek bile yanına gelemez."
Ardından gelen telefonu anlattım.
Yemekten sonra saat on ikiye geliyordu. Eşyalarımı toplayıp duşa girdim. Sıcak bir duş iyi geldi. Yine de aklımda dün gece Hoseok'un söyledikleri vardı.
Bir kızla konuşsaydı, belki kız arkadaşıdır ve kıskanıyordur derdim. Ama kesinlikle bir erkekle konuşuyordu.
Kabinden çıkıp saçlarımı taradım.
"Mükemmel görünüyorsun Park YeonHa." diye mırıldandım sonra daha sessiz bir şekilde konuştum "Tıpkı annen gibi."
Annemde çok güzel bir kadındı, babam ise tam bir karizmaydı. Herkes benim güzelliğimi anneme, Jimin'in yakışıklılığını babama benzetirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...