Bu bölümü Spring Day'i başa sardıra sardıra okuyunuz.
Jaehyun ile göz göze geldiğimiz o birkaç saniye, yeterince anlamlıydı.
Hani biran olur, o kişinin gözlerine bakarsın ve evet bu dersin. Sanki her şey birden anlam kazanır. Bu da öyle bir andı. Bir şey demesine gerek yoktu, her şey zaten sanki ortadaydı.
Gözlerinde kısa bir şaşkınlık oldu ama bunu çabuk atlattı. Şimdi gözlerinde ilginç bir bakış vardı. Daha önce onun gözlerinde görmediğim bir karanlık.
"Senin ne işin var burada?" dedi Jimin. Sesi bana uzak geliyordu. Jaehyun gözlerini üzerimden çekmemişti.
"Anladığını ama şoktan anlamamazlıktan geldiğini farz ediyorum Jimin," dedi dudaklarını oynatarak. Ama gözleri hala benim gözlerimdeydi.
Meydan okuyordu.
"Bunu... Cidden yaptın mı?" dedim. Şaşırtıcı derecede sesim hiç titremedi, içimden ağlamakta gelmiyordu. Sakindim sadece.
"Bilmediğiniz o kadar çok şey var ki." dedi kafasını iki yana sallayarak. Artık gözleri bende değildi. Odayı hızla taradı, en son Taemin'de kaldı.
Jungkook kapının önünde kaçmaması için dikiliyordu.
Jaehyun gözleriyle Taemin'i işaret etti "Onu bırakın,"
Ama Yoongi hızlı bir hareketle Taemin'in arkasına geçip başını tuttu.
"Oyun sırası bizde piç," Taehyung o kadar öfkeli duruyordu ki. Her an Jaehyun'u öldürebilecek bir potansiyele sahipti. NamJoon'un dik bir şekilde Yerim'in önünde duvar olduğunu gördüm, Hoseok'da tam yanlarında dehşet içinde olanları izliyordu.
"Tek hareketinde ortağının boynunu kırarım," Yoongi'nin gayet net tehditi odada yankılandı. Jaehyun biraz geri gitmek zorunda kaldı.
"Yapamazsın," dedi başını iki yana sallarken.
"Denemek ister misin? Polis kime inanır sence? Çoğunlukta olan biziz, saldırdığını söyleriz içeride bolca kanıtımız var, biraz da para döktüğümde iş tamam. Deneyelim mi?" Yoongi o kadar emin konuşuyordu ki, bir an ben bile şüpheye düştüm. Ama kısa süreli bir şüpheydi. Çünkü adım kadar eminim, böyle bir şey yapamaz.
"Tamam, tamam. Zaten ister inanın ister inanmayın çok sıkıldım. Minho bundan ne zevk almış cidden fikrim yok," dedi omuz silkerek.
Minho'nun adının geçmesi bile tüylerimin diken diken olmasına yol açtı.
"En baştan anlat. Lami'nin ikizi kim? X kim? Lami neden öldürüldü? Neden ailesi saklıyor? Her şeyi anlat." Jin omzundan sertçe tutup koltuğa götürürken bir yandan sorularını sıralıyordu. Hepimiz donuk hareketlerle etrafına toplandık.
Ne kadar garip bir andı?
Sanki Jaehyun sıradan bir arkadaş gecesinde korku hikayesi anlatacakmışta biz de çevresine toplanmış gibiydik.
"Aslında çok heyecanlıyım, sonunda hayat hikayemi anlatabileceğim." gözlerinde çılgınca bir gülümseme belirdi. Delirmiş gibiydi.
"En başa gidelim dediniz... Bir piç olarak doğdum. Annem bir hayat kadınıymış ben hiç tanımadım. Babam ise zengin bir iş adamı, saygın birisi. Bir ailesi olan, sıcak bir evi olan adam. Tabii ki bahsettiğim aile Choi ailesi. Bayan Choi, annemi öldürttü. Sırf olaylar duyulmasın diye. Sonra beni evlat aldılar, Lami'nin ikizi oldum. Bunlar ben bebekken oldu ama hep hissettim. Sevilmediğimi, o evde bir yerim olmadığını hep anladım. Beni sadece Lami ve Minho seviyordu ama yeterli değildi. Dokuz yaşıma geldiğimde Lena benden kurtulmak için yalan söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...