IŞIK

237K 4K 604
                                    



İnsanlar bana hep aynı geliyordu. Yiyen içen ve kendilerinden başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen bencil varlıklar.Ama ne kadar bencil olurlarsa olsunlar insanları seviyordum.Onların dünyalarını seviyordum. O dünya bana kendi dünyamdan daha ilgi çekici geliyordu.İnsan değildim. Ne olduğumu ben bile bilmiyordum. Etrafta dolaşan bir ruh gibi bu insanların arasında sıkışıp kalmıştım.Onlar beni ne hissediyorlar ne de görüyorlardı.Onları sadece ben görebiliyordum. Ellerimi yavaşça deri siyah ceketimin ceplerine yerleştirdim. Kömür kadar siyah olan saçlarımın omuzlarımın üstünden sarktığını gördüğümde içimdeki yoğun bir dürtüyle saçlarımı kesmek istedim.Bu dürtü de nereden gelmişti acaba?Ellerime doğru baktım.İnsan vücudundan çok farklı bir vücudum yoktu. Sadece onlardan daha farklıydık. Yapabildiğimiz şeyler onlardan daha üstündü. Bütün saçlarımı bir elimle sağ omzumun üzerine toplamıştım.Sadece önüme bakmaya devam ettim.

Yağan şiddetli yağmur bir sürü insanı şu an ıslatıyordu. Kimileri yağmurdan kaçıyor kimileri şemsiyelerin altına birkaç kişiyle sığmaya çalışıyordu.Bense umursamaz bir tavırla onların yanından geçip gidiyordum.Kendimi boşlukta hissediyordum.Bugün keyfim yoktu. Yağmur beni etkilemiyordu. Damlacıklar hızla içimden geçip gidiyordu.Bazı şeyleri hissedebiliyordum.Kışın soğukluğu gibi.Daha fazlası yoktu. Elimi yavaşça kaldırdığımda damlaları avuçlarımın içinde hissetmek istedim.Şu küçük hızla yere süzülen şeylerin nasıl bir şey olduğunu merak ediyordum. Ama sadece elimin görüntüsü bulanıklaşıp yağmur içinden geçip gidiyordu işte. İçimde kalan son enerjiyle aslında bu dünyada yaşamımı sürdürüyordum. O tükendiğinde bende silinecektim.

Başımı kaldırıp havaya doğru baktım. Hava zifiri karanlıktı. Benim ülkem daha aydınlıktı. Enerjimi tüketen o hissi her dakika vücudumda hissediyordum.Kaldırımdan yürürken bir otobüs durağına yaklaştım.Yürüdüğüm söylenemezdi. Bir nevi uçuyordum. Yerle ayağımın arasında bir santim kadar bir hava boşluğu vardı. Ama insanları taklit ediyordum. Onlar hakkında çok şey öğrenmiştim.Nesneler benim için hiçbir şey ifade etmiyordu. Belki bir yansımadan başka bir şey değildi.

Bir kaç kişi sabırsız bir şekilde otobüs bekliyordu.Hava benim hissettiğimden daha soğuk olmalıydı. Bekleyenler durdukları yerde sürekli hareket edip ağzılarındaki sıcak havayı ellerine üflüyordu.Kırmızı beyaz tonlarında eski bir otobüs durakta durduğunda nereye gittiğini umursamadan bende hemen binmiştim. Kimse beni görmediği için rahattım.Otobüste çok insan yoktu. Son otobüs olmalıydı.Durakta bekleyen insanlar da otobüse binmiş içimden geçtikçe hafif bir sarsılma hissediyordum. Onlar benden habersizdi.Onların içinde, dünyada kendimi bu sarsılmanın verdiği etkiyle hatırlıyordum belki de.Var olduğumu hissediyordum. Otobüsün en arkasına yürürken etrafımdakileri inceliyordum. Gülüyorlar, konuşuyorlar ve ya bazıları camdan dışarı bakıyordu.

Gidip en arkada boş olan bir koltuğa yerleştiğimde gözlerimi yavaşça kapatmıştım.İçimde kalan enerjinin ne kadar olduğunu düşünüyordum. Ne zaman silinecektim?Silinince bana ne olacaktı?Daha mutlu olacak mıydım?Kulaklarımda bir uğultu vardı. Bu uğultunun nereden geldiğini bilmiyordum.Günlerdir beni deli edercesine uğulduyordu. Kendimi cam kenarına doğru kaydırdım.Pencereden dışarıya baktığımda tek gördüğüm şey koskoca bir karanlıktı.Sonra tekrar gözlerimi yummuştum.

Yanıma birisinin oturduğunu hisettiğimde gözlerimi açmadım. En azından gelip içime oturmamıştı.

 " Tamam annecim geliyorum. Kardeşine iyi bak tamam mı? Hemen geliyorum." Kadın şu iletişim sağlayan telefon zımbırtısıyla konuşuyordu. Dünya hakkında bilmediğim hala çok şey vardı. Ne zaman sıkılsam onların arasında geziniyordum.Buradaki bir şey beni buraya çekiyordu.Kendimi sonra burada buluyordum. Gözlerimle kadını inceliyordum. Üstü başı çok pisti. giydiği beyaz pantolon sararmış gibi gözüküyordu. Üstünde şişme kalın siyah bir mont vardı ama çoğu yeri sökülmüş iyice yıpranmıştı.Gözleri elaydı.Bakışlarında tek bir neşe kırıntısı göremiyordum. Hatta o bakışlarda umutsuzluk vardı. Yorgunluk, yıpranmışlık...Orta yaşlarda bir  kadındı.Kendi kendine mırıldanmaya başladı.

IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin