Resim Yiğit:)
Sınıfa girerken kafam allak bullak olmuştu. Yiğit ne zaman bir şey söylese ışığı görmüş tavşan gibi öylece donup kalıyordum. Yerime geçtiğimde demin Yiğit'le konuşan kız yanıma gelip oturmuştu. Bana sadece gülümseyip önüne dönmüştü. Hoca derse girdiğinde kendini tanıtıp yeni edebiyat hocası olduğunu söyledi.Bu şu an umrumda bile değildi.
"Ben yeni öğretmeniniz olduğum için kısaca sizler kendinizi tanıtırsanız sevinirim." Hoca baş sırayı işaret edince tek tek herkes kendini tanıtmaya başlamıştı. Bana geldiğinde boğazımı temizleyip " Almira Yalçın. Bu okulada yeni transfer oldum. İyi bir dönem geçireceğimizi umuyorum."deyip kısa kestiğimde meraklı bakışlar benim üzerime toplanmıştı. İnsanların bu meraklı yapısı en doğal şeydi ama benim şu an bu meraklılarla uğraşacak zamanım yoktu.
" Ögeday Demirci. Ben yeni değilim ama kendimi yeni gibi hissediyorum hocam. Bu içimdeki duygu..." Onun komik konuşması herkesi kahkahalara boğmuştu. Dikkatin benim üzerimden gitmesine bir an mutlu olmuştum.
" Adını öğretmenler odasında çok duydum Ögeday. Hocaları bıktırmışsın be oğlum." Buna bende gülmeye başladım. Doğru bir vücut seçimi yaptığını anlamıştım. Yiğit onu çekip oturttuğunda gülümsüyordu. Kendimi onu izlerken buldum. Doğal gülümsemesi yüzünde hoş bir görüntü oluşturuyordu. Gülümsemesi onu daha çekici yapıyordu. Göz göze geldiğimizde kalp atışlarım yavaş yavaş hızlanmaya başlamıştı. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Eliyle gömleğinin kravatını düzeltirken dudakları kıvrımlandı. Gözlerimi suçluymuşum gibi kaçırdım.
" Yiğit Özer." Sadece bunu söyleyip bitirdiğinde alkış koptu. Bütün kızlar ona bakıyordu.Son kez ona baktığımda hala bana baktığını fark etmiştim.
" Sınıfınız fazla kaynaşmış galiba. Sevilen bir çocuksun Yiğit." Öğretmen gidip sandalyesini çekmişti.Orta yaşlarda çok sıkıcı bir öğretmene benzemiyordu. Öğretmen oturuken bir kız konuşmak için atıldı.
" O bizim can damarımız hocam. Olmazsa olmaz çalışkanımız."kızın gözlerinde Yiğit'e karşı bir hayranlık vardı. Hoca bu sınıfı sevmiş gibi gülümsedi. Kızı süzerken onun aslında nasıl bir öğrenci olduğunu aklına kazımaya çalışıyordu. Bir öğretmen için önemli bir noktaydı.
" Eğer fazla gürültücü bir sınıf olmazsanız iyi anlaşacağımıza eminim. Bugün güzel bir sözle başlamak istiyorum. Söylemek isteyen birisi var mı?" derse başlamıştık.Herkes Yiğit'i işaret ederken hoca ona söz hakkı vermişti. Sınıf ona bakarken bende yavaşça arkamı dönüp ona baktım.Bakmak istiyordum.
Yiğit gözlerimin içine bakıp kollarını masaya koydu.Dudağında çok hafif bir gülümseme oluştu. "İstediğin olmuyorsa, olacağı iste. " dedi sanki bunu bana ima eder gibi söylemişti.Gözlerimizi birbirimizden ayırmadık.
" Hocam bu söz adaletiyle şöhret bulmuş ve tarihe adil hükümdar olarak geçmiş olan İranlı Nuşirevan-ı Adil söylemiştir. İlk başta zulmeden bir hükümdar olmasına rağmen kendini düzeltmiştir. Araştırılması gereken biri olduğuna inanıyorum.Herkesin ders çıkarabileceği akıllıca öğütleri var." Hoca Yiğit'in konuşmasından etkilenmiş gibi onun devam etmesi için " Bu kendini düzeltişinin nasıl olduğunu bize anlatır mısın?" Diye sormuştu.
Yiğit geriye yaslanıp " Özür dilerim hocam. Şu an bunu anlatabileceğimi sanmıyorum. Herkes kendisi araştırırsa daha iyi öğrenir." kibarca hocanın teklifini reddetmişti. Hoca ondan sonra anlatması için söz almıştı.Ders boyunca muhabbetler açılmıştı ama ben hiçbir şeye dahil olmadan etrafımı izliyordum. Benimle tanışmak isteyenler yanıma gelip sohbet kurmaya çalışsada onlarla ne konuşacağımı bilmediğim için sessizliğimi korumuştum.