Resim Uğur:) ( şarkı var:)
Düşünceler beynimde bir girdap gibi bir oraya bir buraya savruluyordu. Dışarı çıktığımızdan beri olaylar peşimi bırakmamıştı. Bugün eğlendiğim pek söylenemezdi.Aklımda hala yaşadıklarımız vardı ama herkes çok normal davranıyordu. Ögeday ve Uğur iyice kaynaşmışlar görünüyordu. Sessizce bir banka oturduğumda " Almira abla dondurmanı nasıl yersin?" Uğur'un sesini duymuştum. Dondurmamı nasıl yemek mi? Bana yemek yemek bile farklı gelirken nasıl sevdiğimin hiçbir önemi yoktu.Her şey benim için yeni bir deneyim oluyordu.
" Fark etmez." Deyip yavaşça arkama yaslandım.Yiğit yürüyüp yanıma gelmişti. Ellerini dizlerinin üstüne koyarken yavaşça yanıma oturdu. Girdabımın şiddetlenmesinin tek sebebi oydu. Kafamdaki bazı şeyleri ne kadar oturtturmaya çalışsamda onun kim olduğu hakkında en ufak bir tahmin yürütemiyordum.
" Zamanı geldiğinde söyleyeceğim. Düşünmeyi bırak" Yiğit kafasını bana döndürmüş ve gözlerimin içine uzun uzun bakmıştı. O kafamı karıştırıyordu. Bıraktığım dünya buradan daha tahmin edilebilirdi.
Zamanı geldiğinde çok geç olmayacak mıydı? Zaman ne zaman gelecekti ve ben bunu nereden bilecektim?
" Beni o zaman görmüş müydün?"nefesimi yavaşça dışarı vermiştim. Başımı göğe doğru çevirdiğimde bulutların şekillerini izlemeye başladım.
" Hissettim." kısa ama net bir cevap vermişti.Duygusuz bir ses tonuydu.
" Peki anne..." Sorumu tamamlamadan beni durdurmuştu.
" Artık bir şey sormayı bırak ve bazı şeylere alışmaya bak." keyifsiz ses tonunu sevmemiştim.
Dondurmalarla yaklaşan Uğur'la Ögeday için her şey normalmiş gibiydi ve onlar mutlu görünüyordu.Neye alışmam gerekiyordu? Hayatımda olan garip olaylara mı? Ögeday dondurmayı büyük bir iştahla ve ne olduğunu çözmek istercesine yiyordu. Burnuna bulaşmış dondurmayı gördüğümde bu kendi kendime gülmeme sebep olmuştu. Onun içindeki kişi benim bildiğim Küçük Deka'mdı. Eğlenceliydi.Ögeday yanıma gelip hemen oturmuştu. Dondurmayı benim ağzıma uzatırken " Daha önce böyle bir şey hiç yememiştim. Bunun tadı inanılmaz.Hadi bak şunun tadına! " dediğinde ben de dayanamayıp eğilip yaladım.Yalamaya devam ederken Ögeday bana sırıtıyordu.
Öyle bir hazdı ki yedikçe yiyesim geliyordu. " Ah çok güzel." Diye inledim. Ögeday çocuk gibi heyecanla başını salladı.
" Bana başka şeylerde al lütfen. Başka ne yeniyor? " uzattığı dondurmayı tekrar yalarken Yiğit'le Uğur şaşkın şaşkın hala bizi izliyordu. Görmemiş gibi dondurma yiyorduk. Bu tatlı şey çok yenilesiydi.
" Abi ben şok geçiriyorum galiba." Uğur'un ne diyeceğini bilemez sesi Ögeday'ı güldürmüştü.Küçük Deka benden daha hızlı dünyaya ayak uyduruyordu.Bazen onun gibi arsız olmam gerekiyordu.
Küçük Deka " O benim sahibim. Ben bir taneyim değil mi senin için?" bu soruyla aslında tekim demek istiyordu ama başka bir yöne çekersen çok farklı anlamlar çıkıyordu. Ögeday birden burnuma dondurmayı sürdüğünde bağırdım.
" Bir yetişkin gibi davranmalısın. " suçlulukla gözleri aşağı indirirken ona bağırdığım için hemen pişman olmuştum. Dondurmadan bir parça elime sürüp onun yüzüne getirip değdirdiğimde gözlerimin içine gülerek bakmıştı. Diğer temiz elimi saçlarına getirip yavaşça okşamaya başlamıştım.
" Buraya gelmemeliydin." sesim üzgün bir fısıltıyla çıkmıştı.O buraya ait değildi ve davranışları bunu çok belli ediyordu. Girdiği beden ondan daha büyük ve sorumluluk isteyen bir beden şekliydi. Bunu nasıl başardığını bilmiyordum. O zorluk çekmemiş gibi gayet vücudunu iyi kullanıyordu. Bana dudağının kenarıyla gülümseyip fısıldadı.