Video da Almira ve giysisi resim Yiğit:)
" Neye gülüyorsunuz bensiz?" meraklı bir ses bana ulaştığında başımı o tarafa doğru çevirdim. Çakal kollarını birleştirmiş kapının eşiğine yaslanmış bizi izliyordu. Yüzünde belirsiz bir surat ifadesi vardı.Benim ne hissettiğimi anlamaya çalışıyordu.
"İyiyim sorun yok. Ama geri dönmemiz gerekiyor." Bunu ciddi bir ses tonuyla söylerken babamın akşamki bahsettiği yeri hatırladım. Çakal dayandığı yerden doğrulup ellerini ceplerine yerleştirdi.
"Bana kızgın değil misin?" kaşlarını hafifçe kaldırdı. O bana öyle bakarken bu mümkün değildi. Sonuçta o da beni korumak için gönderilen biriydi. Ona kızmak için bir bahanem yoktu. Ama sormam gereken sorular gün geçtikçe birkiyordu.
Onunla biraz uğraşmak için kaşlarımı çatıp " Seninle iletişimimi kesmem gerekiyor aslında." dedim. Çakal şaşırmış ve üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Yiğit'e baktığımda dudağının kenarıyla gülümsüyordu. Anlamış olacak ki ses çıkarmadan benim söyleyeceklerimi bekliyordu. Daha fazla ciddi duramadan kıkırdadım. Çakal dalga geçtiğimi anlar anlamaz yanıma gelip saçlarımı karıştırmaya başladı. Küçük çocuklar gibi birbirimizle uğraşırken Yiğit boğazını temizleyerek beni uyardı. Kendimi durduğumda onun kulağına eğilip "Ne o beni kıskanıyor musun?" sesimde neşeli bir ton vardı. Yiğit'in gözleri benim gözlerimin içine odaklandığında kalbim göğüs kafesimdem fırlayacakmış gibi göğsüme baskı yapıyordu.
Avuçlarımın içi terlerken yanaklarıma ateş bastı. Bir bakışı bile sanki çölde kalmış susuzluktan içi yanan birisi gibi ona susamamı sağlıyordu. Aklıma artık onun yüzünden değişik benzetmeler geliyordu. Başımı Çakal'a çevirip Yiğit'e bu kadar düşkünlüğümü belli etmemek için derin bir iç çektim.
"Gerçekten gitsek iyi olacak." Çakal bir şeyi düşünürmüş gibi başını sallarken "Biraz daha kalın akşama sizi yetiştirebilirim. İçeri geçelim mi?" dedi. Ben oturduğum yerden kalkarken bacaklarım uyuşukluğunu hissettim. Gerilip esnerken Çakal beni süzüyordu. Vücudumu izleyişi her zaman yaptığı şeylerden biriydi ama bu sefer bana rahatsız edici bir durum olarak görünmüştü.
" Vücudun şekil değiştirmeye başladığına göre kendini geliştirmelisin." Bana hızla yumruğunu sallarken ani bir refleksle kaçmıştım. Bu benim kontrolümde gerçekleşen bir şey olduğunu söyleyemezdim. Kendime şaşkın şaşkın bakarken Çakal gülümseyerek " Her değişiminden önce güçsüzleşiyorsun çünkü bedenin uyum sağlamaya çalışıyor.Ama bu seni daha güçlü yapacak." Her sözünde bana saldırırken odanın ortasında kare sehpanın üstüne birden zıplayıvermiştim. Çakal üstüme gelirken parmak uçlarımdan güç alarak onun üstünden takla atarak zıpladım. Bu hoşuma gitse de Çakal'ın pek de mutlu olduğu söylenemezdi. Sınırlarını zorluyordu ama beni yakalaması imkansız gibi bir şeydi. Bir anda Yiğit yüzünden dikkatim dağıldığı için yüzüme yumruğu yemiştim.
"Hey o yüz bana akşama lazım anlıyorsun değil mi!" boğazımdan çıkan o cırtlak ses boğazımı yakmıştı. Arkamda kulağımın dibinde nefes alışverişleri hissettiğimde soluk soluğa kalmış önümde otuz iki diş sırıtan Çakal'a bakıyordum. Omzumun üstünden uzanan bir başı fark ettiğimde yumuşak ama ciddi bir ses " Eğlenceniz bitti mi?" dedi. Başımı arkaya çevirince Yiğit'le burun buruna gelince gözlerindeki öfkeyi görünce şaşırdım. Bu siniri bize değildi.
"Şimdi gidelim." Yiğit odadan sinirle çıkıp gittiğinde Çakal da şaşırmış bana bakıyordu.
"Bize sinirlendiğini sanmıyorum. Gerçekten vücudundan öfke fışkırıyordu." Çakal yanıma gelirken bir yandan konuşuyor bir yandan Yiğit'in arkasından bakıyordu.