Resim var:)
" Farklı bir güzellik." Çakal aynadan beni süzerken ona doğru döndüm.
" Neden bunları benim için yapıyorsun? " merakla kaşlarımı kaldırdım.
" Belki bir gün istediğim gerçekleşir diye." Bana göz kırptığında başını yavaşça eğip burnunu burnuma dayadı.
" Hala aşkı öğretebilirim." o sırıtırken onun yanağına uzanıp bir öpücük kondurdum.Ondan ben iyi bir dostluğu öğrenmiştim. Bu masum öpücüğü hak ediyordu.
" Teşekkür ederim takıntılı. Ama buna gerek yok.Sadece bana arkadaşlığı öğret " ben konuşurken birden ellerini saçlarıma uzatıp onları yavaşça toplayıp at kuyruğu şekline getirdi.
" Her yaptığım iyilik karşısında öpücük vereceksen benim için de sorun yok. Belki diğeri daha iyi bir yerden olabilir."o hala arsızlık yapıyordu.
Gülmemek için dudaklarımı ısırırken başımı tam bir aptalsın der gibi iki yana salladım. Çakal saçlarımı toplamayı bitirdiğinde geri çekildi.Elini yavaşça sallayıp bilgi kutucuklarını çıkardı
" Bakalım bu kız neler yapabiliyormuş?" O kıza bakarken ben de ilk kez Çakal'a alıcı gözüyle şöyle bir bakmıştım. Yüzündeki hafif gülümsemesiyle tatlı duruyordu.
Çoğu kızın ondan hoşlandığını biliyordum ama diğerlerine kesinlikle soğuk duruyordu. İyi bir erkek arkadaş olabilirdi.
" İlgini mi çektim? Yakışıklı mıyım?" Çakal bana bakmadan önündeki işiyle ilgileniyordu. Benim onu incelediğimin farkındaydı.
" Hiçte bile." dedikten sonra omuz silkip onun ne yaptığına bakmaya başladım.
" İlgini çekmediysem deminden beri neden beni süzüyordun? Ve onca yapman gereken şey saydım bana bakmaktan birini bile şimdi bana söyleyemezsin." bu sözüyle donup kalmıştım.
"Na na sıl yani! Sen demi..." Ne diyeceğimi bilememiştim ki Çakal tekrar gülmeye başladı.
" Sadece şaka." dediğinde saçlarının arkasından hızla kavrayıp çektim. Benimle uğraşıyordu.
" Siz ikiniz ne yapıyorsunuz?" arkadan bir ses gelmişti.Elimi yavaşça gevşetip Çakal'ın saçlarını bırakmıştım. Kapıya doğru baktığımda Kızıl'ın kapının köşesine dayanmış bizi izlediğini görmüştüm.
Kendimi düzelttiğimde Kızıl bana doğru yürümeye başladı. Önümde durup sert bir tokat yüzüme geçirdi. Sonra bir anda boynuma atlayıp sarıldı.
Sersemlemiş bir şekilde " Ne yapıyorsun?" Dedim. Kızıl'ın sesi ağlıyormuş gibi çıkıyordu.
" Birisi Kan içindi.Şimdiki ölmediğin için." O kadar sıkı sarılıyordu ki kendimden zorla ayırdım.
" Kızıl tam vaktinde geldin." Çakal benim yapacaklarımdan korktuğu için sırıtıyordu. Kızıl'ın bizi dinlemediğini gözlerinin başka bir yere odaklanmasından fark ettik.
" Orada duran Çakal, peki yanındaki kim?" Başımı çevirip aynaya doğru baktığımda Kızıl " Bir dakika bu senin hareketlerini yapıyor!" diye bağırdı.
" Şey insan bedeni." Çakal açıklama yaparken Kızıl bana bakıyordu bu sefer.
" Bundan emin misin? Ya Kan ne olacak?Ya da biz?" Kızıl sinirli bir şekilde geri geri yürümeye başladı. Yaşadığım şeyleri görmüyorsa kör olmuyordu. Son yaşananlardan sonra kimse burada beni istemiyordu. İnsanlar benden korkuyordu.Bunu onların bakışlarından anlayabiliyordum.