Resim yiğit:)
Ne yapacağımı bilemez bir halde bir adım attım. Adımlarım çoğaldıkça Ögeday'ların yanından ayrıldığımı ve şu an Kan'ın olduğu tarafa yürüdüğümü fark ediyordum. İnsan kalabalığının içinden geçmeye çalışırken arkama bakmamak için kendimle mücadele veriyordum. Havanın soğukluğunu bile şu an unutmuştum. Ben yürürken Kan boş bir alana doğru gidiyordu. Onu endişeli gözlerle takip ediyordum.
Burada ne işi vardı? Yine mi beni geri götürmeye çalışacaktı? Okulun biraz arka tarafına yürüdükten sonra o önümde durmuş vucüdunu bana çevirmişti. Gözlerinde hiçbir şey anlamadığım o düz bakışlar dudaklarımı ısırmama neden oluyordu. Bir adım yanıma yaklaşıp " Görevi çabuk tamamlayıp bana geri dön."dediğinde neredeyse yüz ifadesinde hiçbir mimik yoktu. Elini uzatıp yanağımı okşarken bu sefer dudakları kıvrıldı.
" Sana birini getirdim. " merakla ona bakarken Kan'ın bakışları yavaşça arkama doğru kaydı.
Başımı çevirdiğimde Kızıl'ı görür görmez küçük bir sevinç çığlığı atıp ona koştum. İçinden geçip giderken az kalsın düşüyordum. Doğru Kan'ın gücü olduğu için bana dokunabiliyordu ama Kızıl'a da ilk baştaki Çakal gibi dokunamıyordum. Heyecanla ona döndüğümde bana gülümsüyordu.
" Özlemişim." sesi çok yorgun çıkıyordu. Sanki benim vazgeçilmez bir parçamı getirmişler gibi mutlu olmuştum.
" Nasıl kurtulmayı başardın! Ne oldu! Şimdi iyi misin?" Arka arkaya sorularımı sıralarken Kızıl sadece derin ve anlamlı bir gülüşle karşılık vermişti. O gülüşte acı , sıkıntı ve keder vardı.
" Gitmem gerekiyor. Daha kendimi tam toparlayamadım ama seni görmek harika." O konuşurken içimi onun yansıttığı üzüntüsü kaplamıştı.
" Gidelim." Kan'ın emir verici sesini duyunca onun o keskin bakışlı gözlerinin içine baktım.
Kızıl hala onu seviyor muydu bunu merak ediyordum. Kan'ın düşüncelerini keşke değiştirip Kızıl'ı sevmesini sağlayabilseydim. Belki de aşk bu kadar zor ve değiştirilemez bir şeydi. Kan Kızıl'ın yanından geçip yanıma ulaştı. Kulağıma eğilip " O çocuktan nefret ediyorum. Uzak dursan iyi edersin." Fısıldadığında yüzümü buruşturdum. Sanki Yiğit Kan'a çok bayılıyordu(!) Her geçen gün aralarında oluşan bu kin bağı iyice güçleniyordu.
Gözümün önünden ikisi de bir anda kaybolunca içim rahatlamıştı. Kızıl iyiydi. Keşke biraz daha benimle kalabilme imkanı olsaydı. Biraz dinlenip tekrar geleceğine emindim. Tekrar maç yapılan yere dönerken gözüme bir şey çarpmıştı. O anda olduğum yerde durdum. Gerçek Almira'ın uzaktan bir yerden Yiğit'i izlediğini görünce kalbim korkuyla atmaya başlamıştı.
Onun yanına giderse ve Yiğit onu görürse ona olan aşkı daha çok büyür müydü? Yiğit Ögeday'la ciddi bir şey konuşurken onların yanına doğru yürümeye başladım. Gerçek Almira'yla göz göze geldiğimizde bana sinsice gülümsemişti sanki. Ya da aklımın oyunlarından biri miydi?
Gerçek Almira onun yanına doğru yürürken bende adımlarımı hızlandırmıştım. Kalbim hala endişeyle atıyordu. Yiğit'in yanına ulaşıp birden önüne geçip onun hizasına eğildim. Elimi onun yanaklarına koyup yüzünü kendime doğru çevirdim. Diğer tarafa bakarsa onu görmesinden ve onu fark etmesinden korkuyordum. Yiğit gözlerimin içine ciddiyetle bakarken " Yanakların üşümüş." beceriksizce bir şeyler söylemiştim. Bir yandan onun başını tutarken Ögeday'a başımı çevirip " Bize sıcak bir şeyler alır mısın?" demiş gözüm diğer Almira'ya kaymıştı. Daha fazla yaklaşmamış yine yüzünde o sinsi gülüş belirmişti. Ögeday benim ne hissettiğimi anlamış gibi benim baktığım yöne bakmıştı.Yiğit'te bunun için yeltenmişti ama hemen ona dönüp başımı yaklaştırdım.