Resim Almira:) ( Şarkı var:) Keyifli okumalar.:)
Nefes alışverişlerim hızlandı. Kan'dan biraz korkuyordum. O ise gayet sakin bir şekilde gülümsüyordu. Korkma zamanı değil şimdi kendini gösterme zamanıydı. Ama ayaklarımı ona doğru koşmaya ikna edemiyordum. Herkes pür dikkat bizi izlerken bu hiç kolay değildi.Çakalla göz göze geldiğimizde başıyla içimi rahatlatan bir işaret vermişti. Bundan güç almıştım.O an hızla koşup Kan'a saldırdığımda sadece yana çekilmiş ve saldırımdan ustalıkla kaçmıştı. Bunu bir kaç kere tekrarladıktan sonra ona tüm öfkemle bağırdım. " Dövüşecek misin!"
Yumruklarımı bir şekilde tekrar onun yüzüne geçirmek istemiştim ama eliyle yumruğumu avuçlayıp kolumu çevik bir hareketle ters çevirmişti.Ve beni diz çöktürmüştü.
" Pes et." Kolumu tutarken eğilip kulağıma yavaşça fısıldadı. Normal dövüşü bırakıp güçlerimi kullanmak istemiştim ama Kan tekrar fısıldadı. " O dünyaya gitmene izin vereceğime seni silerim daha iyi."
Hızlı bir şekilde beni döndürüp omuzlarımdan kavradı ve karnıma dizini tüm kuvvetiyle gömmüştü.O an kükremeyle karışık acı bir bağırış çıkmıştı ağzımdan.Işık enerjimin hassas noktalarına vuruyordu.Etrafa ışıklar saçılıyor ve benden enerji kopup gidiyordu.
Kan hiç merhamet göstermeden beni hızlı bir şekilde dövmeye başladı. Yerden yere fırlatılıyordum. Vücudumda siyah lekeler oluşmaya başlamıştı. Bizden kan akmadığı için sadece darbe alan yerlerimiz siyahlaşıyordu.İçimizdeki ışık kayboluyordu. Ondan kaçmayı başardığımda elini yavaşça kaldırıp yerlere ışık topları yerleştirdi. Aynı bir mayın gibi her yere döşemişti. Ama mayından farklı olarak eğer onun üstüne basarsam içimdeki tüm enerji ona doğru çekilip beni güçsüz ve hareketsiz bırakacaktı. Bu Kan'ın değişik güçlerinden biriydi.
Yürürken adımlarımı dikkatli atmaya çalışıyordum ama bu benim Kan'a olan konsantremi bozuyordu.Hareket kabiliyetimi kısıtlıyordu. Kan üstüme atıldığında ondan kaçmak için güzel bir sıçrayış yapmıştım. Az kalsın bir tanesine basıyordum.
" Bu yaptığınız saçmalık." Kızıl'ın korkmuş sesini duyduğumda zorla gülümsedim. Saçmalık ve ya değildi. Çoktan bir şeyleri kanıtlamak için yine en sevmediğim şeyi yapmaya başlamıştım. Biriyle dövüşmeye...
Diğer taraftan Başkan Kan'a bağırdı. " Onunla oynamayı bırakıp artık işini bitir." Bu komut verilir verilmez Kan yerinde bir saniye bile beklemeden üstüme atıldı. Resmen bir kukla gibi konsey üyelerinin dediğini yapıyordu. Bu çocuğun kendi aklı yok muydu? Kan'ın daha zeki olduğunu düşünüyordum ama bu düşüncemi bu saçma hareketleriyle silip geçmişti.
Işık toplarının arasında kedi fare oyunu oynuyorduk sanki. Hareketlerimi kısıtlaması benim için kötü olmuştu. Geri geri yürüken Kan üstüme gelemeyi bıraktı. Soluk soluğa kalmış ona bakıyordum.
" Bingo." Kan ellerini saçlarına sokarken bakışları ayaklarıma kaydı. Sinsi bir o kadar keyif dolu bir gülümseme yüzüne yayıldı.
" Kahretsin!" Derken hızla bende ayaklarıma baktım. Hareket etmeye çalıştığımda maalesefki hareket edememiştim.Sanki yere sabitlenmiş bir şekildeydim.Enerjimin çekildiğini hissediyordum.
Kahretsin hareket edemiyordum. Kan hiç acele etmeden yanıma yürümüş ve tam önümde durmuştu. Elini kaldırıp elinin tersiyle yanağımı yavaşça okşamaya başlamıştı. Elleri yavaşça boğazıma kayarken yutkundum. Işık verilerimiz tam yedi yerden bir damar şeklinde içimizden geçiyordu. İkisi sırtımızda ikisi omzumuzun üzerindeydi. Diğer ikisinden biri tam karnımın ortasındaydayken biri tam boğazımın gırtlak bölgesindeydi. Ve son olarak Alnımın ortasında hepsini bağlayan ana çekirdek vardı.