Bölüm 16

32.8K 1.6K 158
                                    

Resim Almira:)

-&-

Vücudumdaki uyuşukluk ayak uçlarıma kadar kendini belli ediyordu. Gözlerimi açarken bulanık bir görüntü etrafımı sardı. Birisinin düzenli nefes alışverişleri kulağımın dibinde yankılanıyordu. Gözlerimi iyice açtığımda başımı yumuşak beyaz bir yastığa koyduğumu fark ettim. Gözlerim yanımdaki bebek gibi uyuyan kişiye kayınca nefesim kesildi. Kanla sarmaş dolaş yatağın içinde uzanıyorduk.Bir dakika o uyumazdı ki peki şimdi neden uyuyormuş gibi duruyordu. Gözlerini bir anda açıp " Turtamla başbaşa olmayalı uzun zaman oldu. " Dedi ve ustalıkla üstüme çıkıp gülümsedi. Korkuyla kalbim çarpıyordu.

Ellinin tersini yanağımda gezdiriken " Bu vücuttan kurtulmalıyız. Buna alışamadım. Diğeri daha asi benim beğendiğim şekildi sanki." derken sırıtıyordu.O umursamaz duruşu hala hiç değişmemişti.Onu üstümden yataktan destek alarak ittirmeye çalıştım.

 " Kalk üstümden!" Kollarımı sertçe bastırıp beni kontrol etmeye çalışıyordu.

" Bu özel bir oda olduğunu biliyor muydun? Senin güçlerini zayıflatmak için tasarlandı. Buradan sadece bir şekilde çıkabilirsin . O da benim isteklerimi yapman şartıyla." Bu bencil tavrına karşı gürleyerek onu tekrar üstümden ittirdim. Soluk soluğu onun gözlerinin içine bakıp yatakta oturur pozisyona geldim. Ona ters ters bakıyordum.İçimde bastırılmaz bir öfke vardı.

" Bizi ne bu hale getirdi Kan?"yorulmuştum.Onun bu oyunlarından yorulmuştum. Kan da yanımda oturmuş hala bana doğru bakıyordu. Sessiz kalması benim için bir cevap değildi.Düşünceli düşünceli beni süzdü.

Ellerimi yavaşça saçlarıma geçirip sesimi yükselttim. " Bizi ne bu hale getirdi!" Saçlarımı çekerken delirecek gibiydim. Gözümden yaşlar dökülürken " Kan seninle hep beraber değil miydik? Neden bunu bana yapıyorsun! " gözümün önüne Yiğit'i en son bıraktığım hali gelmişti ve onu ister istemez düşünüyordum. Kan bütün herkesin hayatını yıkıp geçiyordu. Geri de kalanlar umurunda bile değildi.

" Neden zarar vermekten hoşlanıyorsun! Kan onu kurtar!" Bir anda dönüp Kan'ın yakasını ellerimle sıkıca kavradım. Yiğit orada ölüyordu. Onun bedeni insan bedeniydi. O bizden farklıydı.

Kan kaşları çatıp " Beni hiçbir zaman anlamadın! Beni görmezden geldin! Sana nasıl konuşursam konuşayım seni aklımdan çıkaramıyorum. Benden daha cesaretli ve güçlü olmanı kaldıramıyorum. Seni kıskanıyorum. Senden nefret ediyorum çünkü bana karşı koyuyorsun!" Kısık sesle bunları bana söylerken gözlerim şaşkınlıkla açıldı. 

" Beni öldürecek kadar mı benden nefret ediyorsun!" Gözyaşlarım bana inat dökülüyordu. O ise bencilce gülümseyip " Paylaşmaktansa ben de sahip olmamayı tercih ederim.Ya hep ya hiç." Dedi  .

Bu nasıl sapkınca bir düşünceydi.Onun omuzlarına ellerimi yerleştirdim. " Tamam pes ediyorum. Ne istersen yapacağım ama onun yaşamasına izin ver." Bu sözümden sonra Kan ellerimi omzundan çekip sinirle ayağı kalkmıştı.

 " O yeni yetme çocuğu mu düşünüyorsun! Beni güldürüyorsun! " o yeni yetme dediği çocuk Kan'ın bencilliklerini taşımıyordu. Kan gibi birilerinin ölmesiyle çözüm bulmuyordu.Hatta o gün onu öldürmek yerine onu serbest bırakmıştı. Onu ölüme terk etmemişti.

" O umrumda bile değil. Seni bu bedenden çıkardıktan sonra bir daha seni oraya göndermeye niyetli değilim." Kan odada bir sağa bir sola dolanırken ben de hızla ayağı kalktım.

 "Bu bedenden çıkarsam bu beden ölecek! " kızgınlıkla bağırdım. Kan umursamaz bir kahkaha atıp yanıma yaklaştı. 

" Sence bunu önemsiyor muyum? " bunu söyler söylemez Kan'ın yüzüne sert bir tokat geçirmiştim.Ona gerçekten katlanamıyordum artık.

IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin