ELISSA MILLER

206 76 2
                                    

Şimdiki zamanın keyfini çıkar, geçmişe dikkat et ve en son yaşadıklarından ne kork ne de aynısını yeniden yaşamak iste.

- Benjamin Franklin

Tarih: 24/05/2018
Sky, Pinnacle

Sabah saat sekiz buçukta uyandım. Gözlerimi açar açmaz banyoya fırladım, elimi yüzümü yıkadım. Özellikle de yüzümü çünkü dün gece benim için çok zor geçmişti. Yüzüme çarpan buz misali o serin suyun her damlası uykumu açıp beni kendime getiriyordu. Banyodan çıktığımda kendimi daha zinde ve huzurlu hissettim.

Alia. Sesi gelmiyordu, galiba hala uyuyordu. Zaten uykuyu çok severdi, uyandırmasam tüm gün uyuyabilirdi ama dün geceki uykusu diğerlerinden biraz farklıydı. Alia sadece dünün değil, geçmişinin yerine de uykuya dalmıştı. Olabildiğince derin ama bir o kadar da masum bir uykuydu bu.

Odasına gitmeye karar verdim, merdivenleri mümkün olduğunca sessiz bir şekilde çıktım. Çıt çıkmasın diye parmak uçlarımda yürüyordum, son basamağa geldiğimde içimde bir gurur duygusu uyandı. Kendimi tebrik ettim, en ufak bir ses bile çıkarmamıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse garip bir histi, başarımı bile kendim takdir ediyordum.

Yavaş yavaş kapısına doğru yöneldim, son adım kapıya daha yakındı bu yüzden ses çıkmaması için daha çok dikkat ettim. Kapıyı yavaşça açtığımda kafamı hafif içeri doğru uzattıp baktım, Alia hala uyuyordu. O kadar güzel uyuyordu ki uyandırmak istemedim, saat daha erkendi ve erkenden uyandırılmasına çok kızardı.

Kapıyı yavaşça kapatıp sessiz bir şekilde mutfağa indim. Kendime sıcak, bol köpüklü ve olabildiğince açık bir kahve yaptım. Kahvemi içerken masanın üstünde duran ve Alia'nın düzenli olarak her ay aldığı, benim çoğu zaman yüzüne bile bakmadığım saçma moda dergilerinden birini elime aldım. Şimdilik yapacak başka bir işim yoktu. Sayfaları usulca çevirip dikkatlice inceledim. Gerçekten de yanılmıyordum, şu moda dergileri dünyanın en saçma şeyi olabilirdi. İnsan kendi tarzını seçebilirdi ve kendine neyi yakıştırıp giymek istiyorsa onu giyerdi. Hiç modayı takip ettiğimi hiç hatırlamıyordum, zaten buna gerek de duymamıştım çünkü tanıdığım ve bu tür konulara meraklı olan arkadaşlarım hep iyi giyindiğimi söylerlerdi. Takip edip etmediğimi sorduklarında ve olumsuz cevaplar aldıklarında şaşırırlardı çünkü bana göre "moda" denen saçmalık resmen insanları, hele ki kadınları kısıtlamaktı. En garibi de insanların dillerinden bir türlü düşüremedikleri modanın her dönem değişmesiydi, bir önceki dönemin modası bir sonrakine göre "demode" sayılıyordu. Bana göre tam bir para tuzağıydı!

Kahvemi bitirdikten sonra aldığım dergileri yerine koydum, bunu yaparken çok dikkat ettim çünkü başlarına bir şey gelseydi Alia evde kıyameti koparırdı. Dergileri onun için çok önemliydi, moda uğruna alışveriş merkezlerinde saatlerini harcardı, bu konuda katı ve kesin prensipleri vardı. Bazen beni de alışverişlerine dahil ederdi, onu kırmamak için gidip saatlerce yanında beklediğim olurdu. Alışverişi sevmediğimi biliyordu, saatlerce yanında beklemeyi de. Özellikle tartışmalarımızdan sonraki barış dönemlerinde beni nazik ve sevecen bir dille ikna edip yanında gelmemi sağlardı çünkü bolca kıyafet denenen alışverişlerin beni sinirlendirdiğini biliyordu, bunu görmek ona zevk veriyordu. İntikam onun için soğuk yenen bir yemek değil Elissa'yı alışverişe götürmekti. Böylesine sert ve dikkatli görünen birisinin bu tarz takıntıları olması kulağa biraz garip geliyordu.

Aradan bir saat geçti, aklıma günlüğüm geldi. Tekrar incelemek istiyordum ama Alia uyanıp yine onu görecek diye de çok korkuyordum. Aklıma aniden bir fikir geldi, yine inceleyecektim ama bunu günlüğü çıkarmadan sandığın içinden yapacaktım. Bunu düşünmemle kendimi odamda bulmam bir oldu, direkt yatağın altından sandığı çıkardım ve özenle açtım. Fazlasıyla ağırdı o yüzden kaldırmakta zorlanmıştım, sürükleyerek çıkarmak zorunda kaldığımda ise biraz ses çıkmıştı. Alia'nın uyanıp uyanmadığını anlamak için odamın kapalı olan kapısını açtım ve etrafı kolaçan ettim, kimse yoktu. Kapıyı kapatırken çıkabilecek her sese dikkat ediyordum.

Sandığı tekrar açıp içinde olanları gördüğümde minik bir tebessüm dudaklarımda yerini almıştı. Küçüklüğümden kalma kıyafetlerim, itina ile biriktirdiğim çıkartmalarım, pul koleksiyonum, büyükçe bir oyuncak bebek ve annemlerin bana her gece yatmadan önce okudukları masal kitabı. Hepsinin zihnimde yer edindiği özel alanları vardı ve hepsi benden izler taşıyan parçalardı. İçindeki masalları ve onları ne çok sevdiğimi hala hatırlıyordum. Eğlenceli masallardı, bir çocuk için çok eğlenceli olan masallar...

Sandığı incelerken günlüğü tamamen unutmuştum, içinde daha büyülü gelen şeyler vardı. Beni en çok etkileyen de bebeklik kıyafetlerimdi, büyükannem onları küçüklüğümden bu yana özenle saklamıştı. İlk kıyafetim, ilk saç tokam, ilk adımı yazdığım kağıt ve daha pek çok şey... O kadar duygulanmıştım ki ağlamamak için zor dayanıyordum. Aslında ağlamış olabilirdim ama içime doğru, sadece benim görebileceğim bir şekilde. Yine dünkü gibi bir facia yaşamak istemiyordum.

Yaklaşık iki saat boyunca sandığa bir anlam, içimdeki karanlığı aydınlatacak bir ışık, bir güven bulmaya çalışarak baktım. Eski günlerimi hatırladım, biliyordum hala geçmiş beni üzsün diye uğraşıyordum ama bir yandan da bir şey bana gülümsüyor gibiydi çünkü ben de anlamsızca gülümsüyordum. Dağıttığım sandığın içini yavaş yavaş geri topladığımda tekrar yatağımın altına koydum, sonra da hiçbir şey olmamış gibi salona gittim ve televizyonu açtım. Sonradan olanlar zamanlamayı mükemmel yaptığımı kanıtlar gibiydi, ben televizyonu açtıktan on dakika sonra Alia geldi. Yeni uyanmışlığın verdiği sersemlikle gözlerini ovuşturdu ve bana baktı, kısık ses tonu hala tam olarak kendine gelemediğini belli eder gibiydi.

GÜNLÜK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin