ELISSA MILLER

71 47 0
                                    

Dünü unutmalı bugünü yaşamalısınız çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa yarını kaybedersiniz.

- Balzac

23/02/2007
Railton, Pinnacle

Duymak, en önemli duyulardan biridir. Canlılar arasındaki iletişim, bağ, anlaşma ve diyalog köprülerini kurulmasında rol oynar. Çoğu şey duymak fiili üzerine kurulmuştur. Bazen yaşanan iletişim kopuklukları, anlaşmazlıklar ve çeşitli sorunlar genellikle dinlememekten kaynaklanır.

Duymak, insanlar için en kullanışlı ve işe yarar duyu olsa da bazen bizi mutlu etmez. Bazen duyduğumuz şeyleri unutmayı dileriz, onlara kulaklarımızla şahit olmak pişmanlığa yol açar. Bazen beynimiz reddeder duyduklarımızı kabul etmeyi. İşte bu tip durumlarda işitmek, en acı verici fiile dönüşür.

Ben de pişman olacağım şeyler duymuştum. Annemin huzursuzluğu ayrı tescilleniyordu, babamınki ayrı. Duyduğum şeylerden dolayı derin bir pişmanlık yaşıyor, en başından beri hiç dinlememem gerektiğini tekrarlıyordum kendime. Bazen istemsizce kulak misafiri olduğumuz durumlar merakımızı gidermek yerine daha büyük bir merak ile dolduruyordu kalbimizi. Ardından yüreğimizde açılan boşluğu kapatmak, oraya değerli ve eski mutlu anılara benzer şeyler koymakta zorlanıyorduk.

Hayatı yeni tanımaya başlayan, çoğu duygu ve deneyimleri tatmaya henüz adım atan bir çocuk için yanlış şeylere kulak misafiri olmak zordur. Duyduğu şeylerin onda meydana getirdiği etkiyi üzerinden atmak, onu rahatlatmak da öyle.

Ben ortada neler olup bittiğine anlam vermeye çalışırken duyduğum şeylere bir yenisi daha eklendi. Bunun üzerine merakım biraz daha da kuvvetlenmişti, annem yüksek ve kızgın bir sesle konuştu.

"Şimdiden bavullarımızı hazırlamaya başladık, iki ay sonrası için bile garantimiz yok."

Her cümleden sonra biraz daha sarsılıyor, biraz daha telaşlanıyordum. İçim, kalbimde çıkan büyük yangın sonucu ısınmıştı. Daha fazla konuşulanları dinlememek ve duymamak için doğruca odama koştum. Koşarken de duyuyor, daha fazla duymamak için kulaklarımı kapatıyordum. Annem konuşmaya devam ediyordu.

"Yaklaşık üç ay sonra. Üç ayın sonunda zaman ne gösterir, ne olur bilemiyoruz. Bir haftalık süre sonunda yeni duruma bakıp ona göre bir plan yapacağız."

Bayılmamak için zor dayanıyordum, kalbim deli gibi çarpmaktan yerinden fırlayacak noktaya gelmişti. Daha hızlı, daha hızlı... Son gücümle koşuyordum.

Sonunda odama geldim, kapıyı hızlıca kapattım. Hızın etkisinden dolayı çıkan yüksek çarpma sesini umursamadım. Yatağıma koştum, kafamı yastığıma koyar koymaz akan göz yaşlarıma engel olamıyordum. Ağlamak ve daha tam olarak bilmediğim, öğrenemediğim bir konu için kendimi üzmek istemiyordum ama korkuyordum. Aklıma gelen en mantıklı şey Bessie'yi aramak ve evimize çağırmaktı.

★彡★彡★彡★彡

Parlaklığı metrelerce uzaktan bile belli olan geniş masamın yanına gittim, üzerinde duran telefonumu alabilmek için. Ellerim titriyordu, yataktan kalkarken zorlanmıştım çünkü bacaklarım tutmuyordu. Bileklerime kadar titreyen vücudum dengede durmamı zorlaştırıyordu. Büyük bir güçlükle kalkabildiğimde aradan birkaç dakika geçmişti.

Masamın üzerinde duran telefonu aldım, hiç beklemeden Bessie'yi aradım. Kalbim deli gibi çarpıyordu, midemde uçuşan kelebeklerin sayısını merak ediyordum. Saniyeler içinde gelen cevap heyecanımı daha da katlamıştı.

GÜNLÜK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin