ELISSA MILLER

158 71 0
                                    

Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak gerekir.

- Forrest Gump

23/02/2007
Railton, Pinnacle

Dışarısı çok soğuktu, çıkmadan önce en kalın ama güzel giysilerimi giydiğim için kendime teşekkür ettim. Genellikle servis ile okula gittiğim için sabahları beklemek gibi büyük bir derdim oluyordu, bu da okula gitmenin kötü yanlarından biriydi ama şöyle bir düşününce sırf arkadaşlarım için bile okula gidebilirdim. Okulu eğlenceli ve katlanabilir hale getiren çılgın ve enerji dolu arkadaşlarımdı.

Dışarı çıktığım andan itibaren yirmi dakika geçmişti ve servisim yeni gelmişti. Kışları gelmesi daha uzun sürüyordu, daha erken gelmesini tercih etsem de kış şartları ve buna bağlı olarak gelişen tehlikeli yolculuklar büyük bir riskti. Bir facia olmasındansa yavaş ve uzun sürede gitmeyi yeğlerdim.

Servis gelmeden önce ne kadar kalın giyinsem de soğuk için kalın ya da ince fark etmiyordu, beklerken üşüyordum. Sıcak hava, güneş ve deniz varken kış hiç cazip gelmiyordu. Yazın hayali bile çok güzeldi ve ısınmamı sağlayabiliyordu. Elimde olsa yaz mevsimlerinde zamanı durdurur, sıcağın tadını doyasıya çıkarırdım.

Daha fazla beklemeden servise bindim ve en sevdiğim yere, en sağdaki cam kenarına oturdum. Serviste yapmayı en sevdiğim şey müzik dinlemekti ve bu sabah, bu aralar en çok dinlediğim şarkıyı dinleyecektim. Kulaklıklarımı taktım, başımı cama yasladım ve huzur veren müziğim ile yolculuğun tadını çıkardım. Müzik dinlerken şarkının içinde kaybolur, her notayı hissederdim.

Okula geldiğimde sınıfta genellikle bir iki kişi olurdu, onlar da pek konuşmadığım kişilerdi. Kulaklığımı çıkarmaya bile gerek duymazdım, sırama geçip şarkımı dinlemeye devam ederdim. Bazen kitap okurdum, bazen de boş boş bakar, sonra sıkılır ve kafamı sıraya koyup uyurdum. Nadir görülmekle birlikte derse girmeden önce o dersin kitap ve defter hazırlığını yaptığım da olurdu. Her ne kadar çevremdeki insanlar çalışkan olduğumu söylese de umursamaz yönüm daha ağır basıyordu, buna ilk defa şahit olan insanlar genellikle şaşırıyorlardı.

...

Uzun süre Bessie'nin gelmesini bekledim. Okula girdiğini gördüğümde ise sanki uzun süredir görmüyormuş gibi yanına koştum ve ona heyecanla sarıldım.

"Günaydın."

"Sana da günaydın da sabah sabah ne bu enerji? Bilmediğim bir şey mi var?"

"Öyle de sayılabilir, sana göstermem gereken bir şey var."

Kolundan tutup onu sınıfa doğru sürükledim. Kelimenin tam anlamıyla sürüklemiş olabilirdim çünkü ben hızlı koşsam da o yeni gelmişliğin verdiği yorgunluk ile bana yetişmek için büyük bir çaba sarf ediyordu. Hızıma yetişemediğinde kolumda bir ağırlık hissetmeye başladım, kısa süre sonra artık tükenmek üzere olan bitkin bir ses geldi.

"Elissa! Kime diyorum ben? Beni hiç dinlemiyorsun, lütfen yavaşla artık. Eğer biraz daha koşmaya devam edersek bayılacağım."

"Bayılmanı göstereceğim şeyi gördüğün zamana sakla."

Sınıfa girdiğimizde hiç beklemeden sıramıza yöneldik. Tam sıranın hizasına geldiğimde arkaya bakan kolumu ani bir hareketle öne çektim. Zaten yorgun olan Bessie de hava ile birlikte öne doğru savruldu.

"Bu kadar önemli olan şey nedir acaba? Eğer yorulmama değmeyen bir şeyse o zaman kork benden Elissa."

"Eğer mücevher ya da o tip bir şey getirdiğimi düşünüyorsan umutlanma ama birazdan göstereceğim şey de en az onlar kadar güzel. Seninle bazı araştırmalar yapacağız, çok heyecanlı değil mi?"

GÜNLÜK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin