Karanlığın ortaya çıkabilme ihtimalidir gün saatlerini bu denli parlak yapan.
- Stephen King
27/03/2008
Railton, PinnacleMinik damlaların kızgın sellere dönüştüğü yağmur sesleri... Fırtınalı havanın coşkulu çığlıkları eşliğinde gürleyen gökgürültüsü... Soğuk havanın pençelediği ılık bahar havası... Güneş kadar aydınlık şimşekler...
Simsiyah bulutlar Railton'ın göklerinde dolaşırken fırtınanın şiddeti giderek artıyordu. Sokaklarda çaresizce yağmurun dinmesini bekleyen insanlar, sadece kafalarını koruyacak olsalar bile ıslanmamak için kapalı yerler arıyordu. Şemsiyesi olanlar şanslıydı, onlar yağmurun öfkesinden fazla etkilenmiyordu. Bütün felaketler aynı anda geliyor ve sanki tüm felaketler kötü haberlerin çağrısını yapıyordu. Sokaklarda çocukların cıvıltıları yerine gülmeye küsmüş, mutsuzluğa ant içmiş birkaç yüz ve dışarı çıkmaktan korktuğu için minik yüzlerini pencerelerin arkasına gizleyen çocuklar vardı. Her şey güçlü ve karşı konulamaz bir azabın habercisi gibiydi.
★彡★彡★彡★彡
Saatler ilerlemiş, fırtınanın öfkesi dinmişti. Railton'ın karanlık örtüsü tüm şehri kaplamış, insanlar evlerine çekilmişti. Yağmur hafif hafif atıştırıyor, evlerin pencerelerine minik damlaların izleri çıkıyordu. Esintisi eskisi kadar etkili olmayan rüzgar, ağaçların dallarını dans ettiriyordu. Bazı evlerin ışıkları yanıyor, sokaklar sadece o ışıklarla aydınlanıyordu. Karanlığa gizlenmiş evler de vardı, birçok insan fırtınanın yıkıcı etkisinden korkmuş ve erkenden uyumuşlardı.
...
Gece, soğuk ve esintili bir gece... Tedirgin kalpler ve dinmeyen korkular... Sakinliği ürpertici derecede anlamsız kılan yağmur ve fırtına kadar yıkıcı bir rüzgar... Hepsi bir tatbikat gibi insanları en kötü şartlara hazırlıyor, onlara cesaretin anlamını hatırlatıyordu. Çok büyük bir sorumluluk ve altında yatan gizli kâbus sadece geceleri değil, gündüzleri de köreltiyordu. Tam o anda tüm şehirde yankılanan bir ilan duyuldu. "Sevgili Railton halkı, bugünden itibaren başkanınız dahil olmak üzere tüm yetkili birimleri değiştirmiş ve yenilemiş bulunuyoruz." Uyumayanlar kafası karışmış bir şekilde pencerelerden bakarken çoktan uykuya dalmış olanlar da uyanmış ve uykulu gözlerini ovalayarak pencerelere koşmuşlardı. Çocuklar söylenenlerin ne anlama geldiğini bilmiyordu. Anne ve babalarına soruyorlar, onlar da anlam veremedikleri halde çocuklar korkmasın diye her zamanki sıradan ilanlardan biri olduğunu söylüyorlardı.
Bir süre yeni bir gelişme olmamıştı ve yeni bir haber yoktu. İnsanlar neler olduğuna anlam veremeseler de pencerelerini kapatıp evlerine çekilmeye karar vermişlerdi. Halk, yine eski ve sorunsuz hayatlarının devam edeceğini umarken bir gelişme daha oldu, yine tüm şehirde yankılanan o anlamsız ilan duyuldu. Sesin tınısı ürpertici derecede alaycıydı. "Sayın halkımız, yarın büyük gün. Eski başkanınızın ve diğer yetkililerin görevden atılma ve yeni başkanımızın göreve geliş törenine hepiniz davetlisiniz." Herkes dehşetle birbirine bakıyor ve duyduklarından emin olmak için birbirlerine soruyorlardı. Umduğu cevaptan başkasını alamayanlar hüzün ve endişe ile göz göze geliyordu. İlanı yapan kişi son bir şey daha ekledi. "Yarın şenlik günü!" Pinnacle için kabus başlamış, gazap ateşi alevlenmişti.
★彡★彡★彡★彡
Koşarak anne ve babamın yanına geldiğimde nefes nefese kalmıştım, neşeli halimi sanırım konuşmaya başlamadan hissedebilmişlerdi. İkisi de aynı anda gülümseyerek bana baktı, neler olduğu hakkında fikirleri olmasa da onlar da sevincime ortak olmuşlardı. Annem benimkine eş değer bir neşeyle sordu, "Seni bu kadar mutlu eden şey ne?" Yüzümdeki gülümseme daha belirgin hale geldiğinde babam da konuşmamıza dahil oldu. "Sanırım küçük birincimizin neşesi epey yerinde, yeni bir gelişme mi oldu?" Babamın sorusunu cevaplamadan önce koşarak yanlarına oturdum. Küçükken bir yaramazlık yaptığımda suçumu bastırmak için önce sessizleşir, sonra da beklemedikleri bir anda koşarak yanlarına otururdum. Böyle yapınca dayanamaz ve hep birlikte gülmeye başlardık. Artık on beş yaşında, özgüvenli ve yaramazlık yapmayacak kadar büyük bir kızdım. Bu seferki mutluluğum her şeye değebilecek kadar büyüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNLÜK
General FictionBu bir masal değil belki, rüyalar kadar sihirli cümleler, büyülü sonlar yok hayatta ama onun hayatı masallara konu olabilecek kadar hisli. On beş yaşı onu yokladığında başına neler geleceğini bilemeyen Elissa hiç beklemediği zamanlarda beklemediği ş...