Değiştiremeyeceğimiz bir geçmiş geride dururken biçimlendirip sahip olabileceğimiz bir gelecek bizi bekliyor.
- Frederick William Robertson
25/05/2018
Sky, PinnacleKaybetmek kadar ümitleri kıran, hayalleri yıkan ve korkutan az duygu vardır. İnsanlar hep kazanmayı, başarmayı ve sonuç almayı bekler. Hayalleriyle kurduğu gelecek köprüsünü yıkmak istemez çünkü bazen hayatta tek tutunulan şey o köprüdür ve her şey ona bağlıdır. Tek tutunulan dal, hayallerin emanet edildiği o yıkılmasından korkulan köprüdür.
Zaten geçmişi yıkık umutlar ve karanlık anılarla dolu birinin hayalleri de alınırsa o kişinin geleceğe dair yaşama ümidi yok olduğu gibi bulunduğu anda da mutlu olamaz. İçindeki mutluluk tükenir ve o zaman önünü görmesini engelleyen kara bir perde çekilir gözlerine. Dayanamayıp yırtılan yaraların içindeki birikmiş karanlık çıkar ortaya, kişiyi bambaşka biri yapar. Elissa da bir zamanlar beklentileri kızgın bir ateşe atılıp yok edilmiş, hayat tarafından acımasızca eğitilmişti.
★彡★彡★彡★彡
Kulağıma gelen ses yankılanarak beynime ulaştığına algılamakta güçlük çektim, beni arayan kişinin Alia olduğuna inanamıyordum. Ne ara öğrenmişti olayları, bilmeceyi ne zaman çözmüştü? Belki de hiç uğraşmasına gerek kalmadan anlamıştı tüm karmaşayı, en başından beri biliyor da olabilirdi. Söz konusu Alia'ydı, daha güçlü rakiplerini bile onlara hiç sezdirmeden yenebilen biri için şu günlük olayı çok basit gelmiş olmalıydı.
Duyduğum korku, sesimin çıkmasına izin vermiyordu, ses tellerimin geçidine bir engel koyulmuş gibiydi. İçimde kopan çığlık dışarı yansısa tüm kulakları sağır edebilecek güçte bir yankı meydana getirip güçlü bir yaygara çıkarabilirdi. Belki o zaman içimdeki feryat biraz olsun dinerdi.
Kafamı kaldırdığımda Ryan'ın bana endişeyle bakan gözleriyle buluşmuştu gözlerim. Benim için telaşa kapılan biri vardı, beni her daim düşünen, bana iyi gelen biri. Şimdi de her zamanki gibi ondan yardım bekliyordum. İçimi dökmeyi, yanında özgürce ağlayabilmeyi, gözyaşlarım engel tanımaksınızın akıp giderken kızaran gözlerimle ona bakmayı, sonra bana sarılmasını, her şeyin geçeceğini söylemesini ve beni teselli etmesini istiyordum. Tıpkı üniversitedeki günlerimiz gibi, o değerli zamanlardaki gibi.
İhtimalleri kafamdan geçirip değerlendirmeme rağmen bir sonuç elde edememiştim, bu sırada Alia hala cevap vermemi bekliyordu. Ryan benim bitkin olduğumu gördüğünde hemen telefonu elimden aldı ve Alia ile o konuştu. Telefonu tutacak kadar bile güç bulamasam da ilk başta Ryan'a vermek istemedim, onu da zor durumda bırakmak istemiyordum ama o hiç tereddüt etmeden telefonu aldığında kendinden emin bir sesle cevap verdi.
"Şu an sırası değil Alia, işlerimiz var."
Verdiği cevap beni ürkütmüştü, nasıl Alia'nın en kızgın olduğu zamanlardan birinde onunla böyle cesurca konuşabiliyordu? Ryan'ın kendinden emin cevabından sonra gelen kulak tırmalayıcı sesi telefona uzak olmama rağmen işittim ve bu bir kez daha tüylerimi ürpertti.
"Sen nasıl olur da böyle önemli bir konu hakkında hala işin olduğunu söyleyebilirsin? Ayrıca, ben Elissa ile konuşmak istiyorum. Hala fark etmemiş olabilirsin diye söylüyorum, ben Elissa'yı aradım."
Hayır hayır hayır, asla... Asla olmaz, benimle konuşamaz! Ona verebilecek bir cevabım bile yoktu. Neden yalan söylediğimi mi söyleyecektim yoksa kaç tane söylediğimi mi? Hangisi beni daha masum gösterebilirdi?
Ryan, Alia'nın cümlesi biter bitmez bana baktı, bu bakışları onun çehresinde daha önce hiç görmemiştim. Bu, onda alışık olmadığım bir ifadeydi. O sert bakışlarla daha önce karşılaşmadığım için şükrettim, hep nazik ve hoşgörülü olan Ryan'ın içinde bile bir karanlık vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNLÜK
General FictionBu bir masal değil belki, rüyalar kadar sihirli cümleler, büyülü sonlar yok hayatta ama onun hayatı masallara konu olabilecek kadar hisli. On beş yaşı onu yokladığında başına neler geleceğini bilemeyen Elissa hiç beklemediği zamanlarda beklemediği ş...