Geride bıraktıklarına odaklanırsan önünde seni bekleyenleri göremezsin.
- Ratatouille
25/05/2018
Sky, PinnacleHep geçmişimi hatırlayarak yaşadım. Her an aklımda, zihnimin derin köşelerinde ve sinsice beni üzmeye çalışan geçmişimle. Geleceğimin hiç farkında olmadım ve bulunduğum anı hiç yaşamadım. Hep geçmişte bir yerde sıkıştım ve birinin beni ordan çekip almasını bekledim. Güven veren hissiyle beni karanlıktan çıkaracak ve aydınlığa kavuşturacak bir el. Şu an, buna yıllardır uğraşan ama benim bir türlü anlayamadığım biri ile belirsiz geleceğime mi gidiyordum? Ya da geleceğimize. Neden puslu görüyordum? Sadece görüşüm değil, neden hislerim de bulanıklaşmıştı? Neden net bir fikir ile hareket edemiyordum, bazen hayatın çok ilerisini düşündüğüm için mi mutlu olamıyordum? Her şeyi kısa kesmek ve akışına bırakmak mı gerekiyordu?
Hazırlanırken aklımda onlarca soru vardı, belirsiz düşüncelerimin arasında iki işi aynı anda yapmakta zorlanıyordum. On beş dakikamı alan hazırlanma sürecim bittiğinde içinde kelebeklerin uçuştuğu kalbimin ritmi adımlarım ölçütünde hızlandı. Sanırım o da anlamıştı yaklaştığımı. Yeterince acele etmeye çalışıyordum ama içimden bir ses gitmemem gerektiğini söylüyordu. Neden gitmeyecektim ki? Ryan benim arkadaşımdı, onu da aynı anda uyku tutmamışsa birlikte bir ekip çalışması yaparak uykumuzun gelmesini sağlayabilirdik. Garip hissetmemi de anlayabiliyordum çünkü ilk defa sadece ikimiz bir yolculuğa çıkacaktık, onun bildiği ama benim haberimin olmadığı durağımıza doğru.
Alia uyumuş muydu acaba? Eğer uyumamışsa yardımına ihtiyacım vardı. Ona da bizimle gelip gelemeyeceğini soracaktım ama Ryan bu teklifi sadece bana sunmuştu, Alia'ya değil. Gerçi az öncekiler yaşanırken Alia yanımızda değildi, belki o yanımızda olsaydı Ryan onun da gelmesini isteyecekti. Düşünce pınarları zihnimden akıp giderken sağlıklı düşünmem için bir güç beni zorluyordu ama başarabilmek kolay değildi. Bu plan da umut vadetmeyince zor ve geç de olsa her şeyi olması gerektiği gibi doğal haline bırakmaya karar verdim.
Alia'yı çağırmayacak olsam bile anlık gelen kontrol etme hissi ile odasına gittim. Yavaşça kapısını açtığımda çıkan hafif gıcırtılı sesi umursamadım bile çünkü uyansa da bu benim zararıma olmazdı. Hatta bir ara uyanmasını tüm içtenliğimle diledim ama sanki benimle inatlaşmak istiyormuşçasına hareket bile etmedi. Hep böyle oluyordu, ne zaman yardımına ihtiyacım olsa serzenişlerime kulak asmıyordu. Bilinçli yapmadığını bilsem de bazen istemsizce sorguluyordum.
Hiç çarem kalmadığını anladığım zaman kapıyı yavaşça örtüp merdivenleri ürkek bir şekilde inmeye başladım. Neden garip hissettiğimi anlayamıyordum, yıllardır arkadaşım olan biri ile bir yere gitmek doğal bir olgu değil miydi? Önceden aramızda Alia olsa da olmasa da birlikte bir şey yaparken gayet doğal ve sevecen davranırdım. Hatta biraz da hissiz. Beni derinliklerin en çaresiz noktası olan diplerde bir ümit bulmak için çağırıp durduğu zamanlarda onu önemsemiyormuş gibi. Arkadaşlar birbirine hep özenli mi yaklaşmak zorundaydı?
Son basamağa geldiğimde kapıya sadece beş adım kaldığını fark ettim. Beş adım sonra içimde yankılan sesler sevinçten çıldıracak, aklımı saçma düşünceler ile doldurmaya çalışacaklardı. Kendimi buna hazırlasam iyi olurdu aksi takdirde kontrolden çıkmış sesler ve karşılığında yaptığım saçma şeyler görebilirdim. O beş adımı zor da olsa attım, beni görünce zevkle açılan kapı iyi şeyler olacağının habericisi gibiydi. Açılan kapının ardında beni bekleyen Ryan'ı görünce sevecen bir ifade ile gülümsedim, onun da aynı şekilde karşılık vermesi heyecandan ağırlaşan kalbimi biraz da olsa hafifletmişti. O gülüşü yıllardır aynı mıydı yoksa ben farklı bir açıdan baktığım için mi yeni fark ediyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNLÜK
General FictionBu bir masal değil belki, rüyalar kadar sihirli cümleler, büyülü sonlar yok hayatta ama onun hayatı masallara konu olabilecek kadar hisli. On beş yaşı onu yokladığında başına neler geleceğini bilemeyen Elissa hiç beklemediği zamanlarda beklemediği ş...