Chen sinirli adımlarla koridorun sonuna varmıştı ki arkasına dönüp bana baktı. Tam konuşacak sanıp umutlanmıştım ki sinirle önüne döndü ve gözden kayboldu. Of içim şişiyor ya! Ne var iyi davransa?! Bir tek bana kötü davranıyor. Irkçı mıdır nedir anlamadım ki!
Bu sırada hala yerde yattığımı fark ettim. Zemin gerçekten soğuktu. Kalkarken çektiğim bel ağrısından da sert bir düşüş yaşadığımı anladım. Chen'e saydıra saydıra ayağa kalkarken Super Junior'dan Donghae koşarak önümden geçti. Hayranlıkla arkasından bakakaldım. Evet,ben bir ELF'tim. Başarı konusunda benim grubumun da onlar kadar iyi olmasını istiyordum. EXO ile aram şu aralar iyi değildi. Daha doğrusu hiç iyi olmamıştı. Bu nedenle onlara idolüm dememeye karar vermiştim. Benimle doğru düzgün tanışmadıkları için onları cezalandırıyordum. Hoş... Kimin umurunda? Farkında bile değillerdir. Hangi birimizle ilgilensinler ki! Yine de EXO benim için değerliydi. Bir kere hepsi yakışıklıydı yani! Bundan âlâ sebep olamazdı.
Kalkıp Chen'in zıttı yönünde ilerledim. Bir yandan belimi ovuşturuyor,bir yandan da etrafı inceliyordum. O sırada karşıma çıkan birinin gölgesiyle duraksadım. Yabancı değildi. Sadece Ezgi'ydi.
"İnci! Ne o ya?! Hamile gibi yürümeyi kes."
"Belim ağrıyor be! Yere düştüm. " dedim mızmızca.
"Yere mi? Koskoca kızsın. Yere mi düştün?"
"Ya mal mısın, bana mı öyle geliyor? Yok düşmedim. Sadece düşmüş gibi yaptım." Sinirlenmiştim. İçinde bulunduğum durumun dalgaya ya da hafife alınması durumunda çileden çıkıyordum ve Ezgi de bunu gayet iyi biliyordu.
"Nasıl düştün? Çok acıyor mu?" diye sordu. Aklınca 'şaka yaptım ya, düşmene çok üzüldüm. Yas tutucam oloom.' modunda görünecekti.
"Chen... Onun yüzünden oldu."
"OMG! Chen mi?! Kızım o zaman takma hiç. Onun düşürdüğü yerde gül biter lan!" deyip kahkaha atarak omzuma yumruğunu geçiriverdi. Ben de ona vuracakken aklıma Chen geldi. Yine salak saçma sırıtışlar yaparak:
"Yaa... Deme öyle." diye utanmaya başladım. Sonra birden kendime geldim ve o kendini bir şey sanan çocuğa tekrar saldırmaya başladım:
"Diğer kızlarla sohbet ediyorduk,birden geldi. Yakaladı kolumdan 'Yürü!' dedi. Hayvan çocuk! Nasıl da korktum. Sebep ne dersin peki?!"
"Ne?"
"Biri bunun tören öncesi arkadaşlarıyla buluşacağını söylemiş menajerlerine. Hemen benden şüphelendi ya! Ben onu niye ele veriyim!"
Ezgi bana nedense boş boş baktı. Bu, olaylar sonrası söylenişlerime alışmıştı sanırım.
"Hadi gidelim." deyip yürümeye başladı. Kolunu yakalayıp sordum:
"Neden?"
"Bir kadın çağırdı. Toplantı falan dedi. Yirmi dört stajyer varmış önemsedikleri..." Kaşlarını bir indirip bir kaldırarak ekledi:
"...Ve biz de o yirmi dört kişinin içindeyiz."
"Vaay kızım! Çok iyi be! Bir dakika bir dakika! O zaman... Bizim gruba dahil olma vaktimiz geldi mi yani?"
"Sanırım."
Birbirimize sarıldık ve toplantının yapılacağı salona gittik. İçeri girdiğim anki tepkim :"Oha lan! Doluşmuşlar... Bakışa bak bakışaaa... Anaacığıım kazulet tipli! Dön kız önüne!"
Herkes bize bakıyordu çünkü geç kalmıştık. Toplantı başlamamış olsa da yirmi iki stajyerin tümü buradaydı. Yer kalmadığı için en arkaya geçtik. Orta sıralardan bir el bizim için sallanıyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bir Gün Ben De Sunbae Olacağım!"
Fanfic"... Hadi söyle,kendini onun yanında nasıl hissediyorsun?" "Oh Ha Ni gibi." Stajyer olduğu için hoşlandığı sunbaesi tarafından dikkate alınmayan hatta küçümsenen birisi o. Dengelerin değişmesine çok kalmadı.