Gözlerini ruhsuzca bize dikmiş olan Jongdae'ye baktım. Yavaşça kolundaki bilekliği çıkardı ve benim bileklerimden ondan beklenmeyecek derecede kibarca tutup bilekliği geçirdi. Yixing ile ellerimiz ayrılmıştı. İkimiz de Jongdae'den bir açıklama bekliyorduk. Sonunda konuştu:
" Bilekliği salonun kapısında buldum. Yere düşmüştü. Lay'in sana vermiş olabileceği aklıma gelmedi,üzgünüm."
Yixing mahçup bir ifadeyle Chen'den özür dilerken dikkatimi başka bir şey çekti: Chen'in kızarmış gözleri. Hasta mıydı acaba?
Jongdae terasa doğru ilerlerken Lay de 'yeterince dikkat çektiğimizi' söyleyerek salona girdi. Hayır madem dikkat çekmek hoşuna gitmemişti ne halt etmeye atarlandı ergen gibi! Onunla uğraşamam. Şu Chen'in yanına gidip özür dilemeliyim. Dünkü boş boğazlığım için...
Terasa çıktığımda Jongdae'nin sigarasının dumanı dikkatimi dağıtan ilk şey oldu. Bikoz ben sigara içerken erkekleri çok çekici bulurum. Hi hi hi çekiciChen. Kendime hakim olmayı başararak Jong'un tepesine dikildim.
"Selam Chen sunbaenim."
Tek kaşını kaldırıp arkasına döndü ve her zamanki soğuk bakışlarla beni süzdü. Hani şu içimi acıtan ve her dakika ağlama hissi uyandıran bakışlarıyla... Ağlamamak için sertçe yutkundum. Kuru ve hırıltılı sesimle:
"Oturabilir miyim?"
"Önce bir su iç istersen." dedi soğukça.
"Neden ki?"
"Şu garip çıkan sesin düzelsin diye." deyip sigarısını çekti. Bu çocuk beni ağlatmak için doğmuş bana kalırsa. Ağlak kız modundan çıkmak için isteksizce kahkaha attım.
"Bağırma başım ağrıyor."
"Ah,özür dilerim. Tabii ben hemen su içip geleyim." deyip ilerlemeye yeltendim ama elime yapışan başka bir el beni durdurdu. Vaooooo Chen salağı benim elimi tuttu. Leylim ley ley ley!!
"Otur şuraya saçmalama."
Bana otur ve saçmala dedi. Bana dedi,bana! Kıskanın.
"Ehe ehe oturayım. Madem istiyorsun..."
Bana gözlerini devirerek karşılık vermesine aldırmadım ve özrümü dilerim:
"... Hata ettiğimin farkındayım. Sadece aklım karışıktı özür dilerim."
Gergince beni dinledikten sonra sigarasından son bir nefes çekip izmariti yere atıp ayağıyla ezdi. Özrümü kabul etmeyeceğinden korkarak cevabını bekledim.
"Bir süre... Bir süre sevgilim gibi davranabilir misin?"
"Anlayamadım?"
"Lütfen?"
"Neden?"
Sevgilisi 'gibi' davranmak mı? Chen için her şeyi yapardım ama bu kullanılmak olmaz mıydı? Ya da kullansa ne olacaktı? Mutlaka onun iyiyliği içindir.
"Babaannem... Gelin istiyor. Sen kabul edersen yakında evlenecek gibi davranırız,babaannem gidince de eski haline dönersin. Gerçekten bunu kabul edecek başka biri yok."
"Beni sevmezsin bile. Başka kabul edecek kişi ne demek yok? Bana karşı bir hakaret mi bu?!"
"Asla! Sadece henüz idol değilsin. Tanıdık olmaman iyi. Eğer kameralar çekerse kuzenim bile diyebilirim."
"Çok zekisin ama çıkış yaptığımızda ne olacak? Hem sence kuzen gibi görünüyor muyuz? Türk'üm ya hani..."
" Zaten yakalanmıycaz. Kafamı karıştırma. Kabul ediyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bir Gün Ben De Sunbae Olacağım!"
Fanfic"... Hadi söyle,kendini onun yanında nasıl hissediyorsun?" "Oh Ha Ni gibi." Stajyer olduğu için hoşlandığı sunbaesi tarafından dikkate alınmayan hatta küçümsenen birisi o. Dengelerin değişmesine çok kalmadı.