OKUDUYSANIZ OY VERİN LÜTFEN
O kadar sinirliydim ki öfkenin damarlarda dolaşabileceğini öğrenmiştim. Her iliğimle Chen'den nefret ediyor; adını duymaktan,aklıma gelmesinden nefret ediyordum. Ona olan öfkem hızla büyüyor ve kin halini alıyordu. Evet, aptal bir aşıktım ama bu o, oyun içine oyun sokmadan önceydi. Kalbim intikam aleviyle öyle çok coşmuştu ki köşede sıkışıp imdat çağıran aşkımın sesini duymuyordum bile. Hala ona ait birkaç şey kalmışsa da bende, artık umurumda değildi. Hayatıma onsuz devam edecek, görsem de onu fark etmeyecektim. İlerde fanlarımız "Sm'in en iyi grubu İnci'nin grubu." dediklerinde, "En iyi vokal İnci." dediklerinde, "En iyi dansçı İnci." dediklerinde onu fark edecektim. Onu fark edecek ve bir daha ortaya çıkamayacak şekilde tarihe gömecektim. Aptal İnci geride kaldı. Eski İnci geldi.
İnsanlar topraktan yaratılmış. Bense gururdan...
Bunları düşündüğüm şirket terasından aşağı hırsla Chen'in telefonunu fırlattım. Bataryasını alarak tabii... İyi de oldu; iki bataryam olursa telefonumun şarjı hemen bitmezdi.
Topuklularımın tok sesini dinleyerek terastan çıktım ve doğruca çalışma odasına gittim. Menajerimiz -ki oldukça yakışıklıydı- her özelliğimizden ziyade çıkış için bizi parlatacak bir özelliğimize yoğunlaşmamızı istemişti ilk olarak. Dolayısıyla ben de öyle yapacaktım. En iyi özelliğim tizlerde bağırabilmek. Konservatuvar okuduğumu söylemiştim değil mi? Hahah...
Saatlerce şarkı söylemiştim. Hocam Kyuhyun Sunbae sağolsun...
"Yah,sunbae?"
"Söyle?"
"Sence çok başarılı olmak için ne yapmalıyım?"
"Eğer çok başarılı olmak istiyorsan,tıpkı benim gibi, yeteneğinin yanında çok iyi dostların olmalı ve çok da sevilmelisin."
Nota dosyasını toplarken:
"Yani çok çok iyi bir insan olmalısın. Ama yolun açık senin adını tüm idoller biliyor. Daha doğrusu idollerin adını bildiği tek stajyersin-ki bu daha iyi-. Üstelik sizin grup daha iyi çıkış yapsın diye geçen hafta üyeleri seçilmiş grup dağıtıldı. Yani sizden nefret edenler de var. Kendini kolla." deyip göz kırptı ve odadan çıktı. Kyuhyun,benim bir ELF olduğumu biliyordu. Hatta arasıra benimle sohbet ediyor,bana kafeteryadan kahve ısmarlıyordu. Bir fangirl olarak benim için çok zordu. Çünkü kalbim bazen fazla hızlı atıyordu. Neyse... Ben muhtemelen iyi bir insandım ve adımı idoller biliyorsa yetenekliydim de! Sülalem raad. Gerisi Chen düşünsün.
Karşımdaki menajer sürüsünün arkasından Lay'i seçebiliyordum. Gözünde rahibe gibi gözükmemek için dünden dolayı fazla utangaç gözükmemeye karar verdim. Selam vereceğinden emindim. Öyle de oldu:
"Yah,İnci-ah! Nasılsın? Bugün gelmezsin diye düşünüyordum."
"Neden ki?"
"Dünden dolayı hasta olabileceğini düşünmüştüm. Seni burada gördüğüme şaşırdım açıkçası."
"Ah,haklısın ama bugün gelmeden önce hastaneye uğradım ve iğne vurundum. Şimdi sadece biraz kırıklık var üzerimde. Üstelik grup için çalışmalar başladı."
" Oh, evet biliyorum!"
"Yani çok çalışmam lazım." dedim kararlı bir şekilde. Beni tereddütle süzdükten sonra:
"Fazla hırs yaparsan samimiyetini kaybedersin. Eğer parlamak istiyorsan sevilmelisin. Sevilmek istiyorsan samimi olmalısın."
Bu kibar bir azardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bir Gün Ben De Sunbae Olacağım!"
Fanfic"... Hadi söyle,kendini onun yanında nasıl hissediyorsun?" "Oh Ha Ni gibi." Stajyer olduğu için hoşlandığı sunbaesi tarafından dikkate alınmayan hatta küçümsenen birisi o. Dengelerin değişmesine çok kalmadı.