1. BÖLÜM: SARHOŞ KAFA

13.9K 589 108
                                    

ŞANSLAR AYDA SAKLI

《 ○1. BÖLÜM: SARHOŞ KAFA ○ 》

Hiç kendinizden vazgeçtiniz mi?

Ruhsal bir kaybedişten bahsetmiyorum, sizi siz yapan şeyleri kaybetmek, silmek belki de üzerine bir çizgi çizip diğer sayfaya geçmekten bahsediyorum. Sizin için yazılmış bir senaryoyu tek bir hamle ile alıp yırtmak; sonuçlarını dâhi düşünmeden kalemi elinize alarak hayatınızı yeniden yazmak. Bahsettiğim buydu.

Yaptınız mı hiç?

Zor bir karardı aslında bu. İnsan, nasıl kendinden vazgeçebilirdi ki?

Koşan adımlarım, yorgunluğun esiri düşmüşken bir park son durakları oldu. Derin derin alıp verdiğim nefesim, en sonunda düzene girmiş; kalp atışım yaşama ayak uydurmaya çalışıyordu.

Gözlerim usulca berrak gökyüzüne kaydı. Temmuz ayının en güzel günlerini yaşıyorduk lâkin benim için bir o kadar kötüydü.

Tam olarak ne ağır gelmişti kavramak zordu. Tek bir anda yüklenen bilgiler benliğime ve zihnime ağır gelmişti. Kabullenmek zordu. Hatta imkansız. Belki de tüm mesele buydu, bir şeyleri sindirmeyi beklemeden kabullenmek... Böylesine gamsız bir hareket yapılır mıydı?

Bacağıma sürtünen kedi ile yerimden sıçradım. Kalp atışlarım hızlanırken dalgın bakışlarım sevgi bekleyen kediye kaydı. Usul usul bacağıma sürünürken çıkardığı sese gülümsedim. Eğildim ve bir çırpıda kucağıma aldım.

Kafasını yavaşça okşarken, "Sevgisiz mi kaldın sen?" diye mırıldandım.

Uzunca bir miyavlama sesi ile güldüm. Kafasından sırtına geçerken yavaş yavaş tüylerini kaşıyor, rahatlatıyordum. "Aç mısın yoksa?" dedim, bu sefer.

Sanki beni anlamış gibi kolumu yaladı. "Tamam, gel sana yiyecek bir şey alalım." derken sıkıca tuttum ve ayağa kalktım.

Ön patileri omzuma tutunurken düşürmemek için son derece dikkatli bir şekilde sarılmıştım. Sakin bir şekilde az ilerideki büfeye doğru ilerledim. Birkaç dilim salam ile küçük bir süt aldım. Israrla kucağımdan indirmediğim kedi ile yeniden parka dönerek banka oturdum. Önce salamı açarak önüne koydum, ardından sütü belli bir yerinden keserek içecek yer açtım ve salamın yanına bıraktım.

Son kez kafasını sevdim. "Ye bakalım." dedim ve oturduğum yerden kalkarak onu rahat bıraktım. Sonuçta bir şeyler yerken rahatsız edilmek istemezdi.

Parktan çıkarken çalan telefonum ile elimi cebime atıp telefonu aldım. Nesil arıyordu.

Derin bir nefes alırken yanıtladım. "Efendim?"

"Neredesin?"

Bakışlarım etrafımda gezinse de yerimi söylemeyecektim. "Annemler aramanı söyledi, değil mi?"

"Evet." dedi, her zamanki gibi dürüst bir şekilde. "Ama ben de merak ediyorum, söz tek geleceğim."

"Biliyorum." dedim gülümserken. Çünkü hep Nesil'e giderlerdi ve o da beni bularak tek başına gelirdi. Bu sefer gelmesi ile çözülecek bir olay değildi sadece. "Kafa dinlediğimiz yerde buluşalım mı?"

Şehrin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin