ŞANSLAR AYDA SAKLI
《○3. BÖLÜM: İÇİNDEKİ GÜÇ ○》
"Al, şunu iç."
Sesi ile bakışlarım yavaşça ona kayarken elindeki yarım litrelik su şişesini bana uzatmıştı. Bir şey demeden aldım, birkaç yudum içerek kucağıma bıraktım.
Her şey çok bulanıktı. Aniden anksiyete atağı geçirmiş, soğuk soğuk terlerken nefes alamamıştım; o sırada Akın'a bir şekilde konum atmayı başarmıştım ve hiç zaman kaybetmeden yanıma gelmişti. Beklenmedik bir şekilde yanımda olmuştu. Sakinleşmem için türlü şeyler yapmış, arabaya binip tüm camları açarak rüzgâr yiyerek sarsılmama neden olmuştu. Öyle ya da böyle şu an iyiydim. Onun sayesinde.
Hiç açılmamış selpak mendili uzattı. Bir şey demeden onu da alırken su serptiğim yüzümü kuruladım. Eh, bu sırada makyajım bozulmasın diye uğraşsam da ağlamam ve Akın'ın kafamdan aşağıya bir şişe su boşaltması bu ihtimali olanaksız bırakıyordu.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandım. Sesimi yeni yeni buluyor, yıllardır konuşmamışım gibi bir açlık hissediyordum. Fakat yanımdaki yabancı varken düşük çeneli bir insan olamazdım.
"İyi misin?" dedi, teşekkürümü es geçerek. Başımı salladım. "İyiyim."
"İki saattir buradayız, bir şeyler yemek ister misin?"
Derin bir nefes alarak başımı ondan tarafa çevirdim. Gözleri anında gözlerimi esir alırken, "Neden bana iyisin?" dedim.
Omuz silkti. "Sana kötü olmam için bir neden göremiyorum."
Güldüm. "Benim aksime."
Tekrardan omuz silkeledi. "Bu senin meselen, beni ilgilendirmez." Şaşkınlıkla ona baktım. "Bakma öyle, nefretin sadece seni boğar, beni bağlamaz."
Yavaş yavaş başımı salladım. "Doğru."
"Vay be," derken güldü. "Bana hak verdiğin tek an."
Kendime mâni olamadan ben de güldüm. Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak sırıtmamı bastırmaya çalışsam da bir saniye bile üzerimden çekmediği bakışları sayesinde görmemesi imkansızdı. Umursamadım.
"Bugün," dedim, gülmem tamamen kesildiğinde. "Bunu yapmak zorunda değildin."
"Biliyorum ama seni öylece bırakamazdım."
Gözlerine öyle dikkatli bakıyordum ki ruhunu görmek ve onu anlamak istedim. Ansızın içimde yeşeren bu istek afallamama neden oldu. Başımı iki yana salladım. "Neden?"
Omuz silkeledi. "Hiçbir şeyden haberi olmayan birisini sorumlu tutmak ne kadar doğru?"
Utanç mıydı hissettiğim emin değildim lâkin yüzümün kızardığını hissettim. Usulca başımı önüme eğerken su şişesini elime alarak kağıdı ile uğraşmaya başladım. Yüzene bakacak cesaretim anında tükenmişti. Öylece şişeyle uğraşarak dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Beni, abin gibi benimse diyemem ama buradaki suçlular senle ben değiliz. Sadece olaylara çok duygusal yaklaşıyorsun, bu olası ve gereksiz." Kafamı kaldırıp ona baktım. "Bu kadar duygusal olmak sadece seni yorar, başka kimseyi ırgalamaz. Dünya toz pembe bir yer değil, aksine avcılar dünyasında yaşıyoruz. Ne kadar zayıfsan kaybetmeye o kadar mahkûmsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehrin Gölgesinde
ChickLitBir şehir düşünün; bütün bildiğiniz kuralların yok olduğunu. Bambaşka bir dünya, bütün kuralları yıkan ve başkaldırışın sembolü olan Yankı Şehri; hayatının en büyük darbesini yiyen genç kıza yuva olur. Gerçi yuva olan şehrin gölgesindeki bilinmezlik...