ŞEHRİN GÖLGESİNDE
《 ○18. BÖLÜM: HAYAL KIRIKLIĞI ○ 》
İçinizdeki sese güvenir misiniz?
Bana soracak olursanız, bazen evet. Şimdi neden bazen dediğime dair soru işaretleri oluşacak zihninizde; doğruyu söylemek gerekirse hislerin doğrulup payı o anki ruh halimize göre değişebilir. Mutlu olduğunuz anlar ansızın hissedilen mutsuzluk hissi; kimisi için altıncı his olurken kimisi içinde psikolojik olarak savunma makinizması olabiliyor. Tamamıyla hangi açıdan baktığınızda göre değişiyor.
Ben, iki seçenek arasında durmuş at gözlüklerini elime almış ve bir gözüm hislerimde dolanırken diğeri de açıklanmış kuramlar üzerindeydi. Mantık ve duygu silsilesi arasında savrulan bir yapraktım.
İçimde büyüyen korkunç bir his, şu an yaşadığım gerginlikten ötürü olduğuna inanıyordum. Boğazıma kadar yükselen dehşet hissi, titreyen vücudum ve terleyen avuç içlerim öylesine şiddetli tepki veriyordu ki; yakın zamanda migren atağı geçirmem kaçınılmazdı. Hepsinin yanında Yek, güvendiğim ve tanıdığım bir insandı. İçimdeki korkunun, yaşadığım stresin bir yansımasından fazlası olarak göremezdim.
Son hız giden aracın içinde iki bedendik. Karanlık yolda karşımıza çıkan vahşi bir hayvandan veyahut aniden arıza yaşayan arabanın haricinde başımıza başka ne gelebilirdi? Cevap; hiçbir şey.
Sıkıntıyla başımı geriye doğru attım. Yek'in böylesine zor bir insan olması beni gerçekten yoruyordu. Ne düşündüğünü bilmeyi deli gibi istiyordum. Öylesine bir girdaptı ki öfke duyarken aynı zamanda merak duygum sızlıyordu. O bilinmezdi ve bilinmezlik her zaman cazip gelirdi.
"Senin düşmana pek alışık değilim."
Kafamı kaldırmadan yavaşça ona doğru dönerken gözlerimi kıstım. "Pardon?"
"Hemen saldırma." derken bir anlığına ellerini teslim olmuşçasına kaldırdı ve geri direksiyonu tuttu. "Sadece aramızdaki gerginliği azaltmak istiyorum."
"Hı-hım," diyerek kendi kendine mırıldandım. "Keyfin ve kâhyası şu an bunu uygun gördü sanırım?"
Nefesini dışarıya sesli bir şekilde bıraktı. "Evet." Şaşkınlıkla ona döndüm. "Şaka yapıyorum, bakma öyle. Sadece o an öyle olması gerekiyordu."
Sinirle oturuşumu daha dik bir hâle getirip ona doğru döndüm. "Bu bir açıklama değil!"
"Ses tonuna dikkat et."
"Etmiyorum!" Yüksek sesime karşılık gözlerini devirdi. İnadına daha da yükselttim. "Ne yapacaksın? Aa! Arabadan mı atarsın?"
Ofladı. "Alara, ne saçmalıyorsun?"
"Ben mi saçmalıyorum?" diye çıkıştım. "Yek beyin keyfi istedi ve azarlandım; şimdi ise beyefendinin canı istediği için ortamı yumuşatması gerekiyor. Başka bir isteğin var mı?"
"İstek doğrultusunda konuşmuyorum." Sakin ses tonuna karşılık sinirlerim iyice gerildi, dişlerimi sıktım ve dik dik ona bakmaya devam ettim.
"Hadi ya?"
"Alara, neden düzgün bir şekilde nedenini sormuyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehrin Gölgesinde
ChickLitBir şehir düşünün; bütün bildiğiniz kuralların yok olduğunu. Bambaşka bir dünya, bütün kuralları yıkan ve başkaldırışın sembolü olan Yankı Şehri; hayatının en büyük darbesini yiyen genç kıza yuva olur. Gerçi yuva olan şehrin gölgesindeki bilinmezlik...