18. BÖLÜM: DUVARLARIN YIKILIŞI

4.7K 224 59
                                    

ŞEHRİN GÖLGESİNDE

18. BÖLÜM:

《○DUVARLARIN YIKILIŞI○》

Kendimi usulca geri çekerken belimdeki eli daha da sıkı bir hâle gelerek kavradı beni. Alnını alnıma yaslarken yakınlığımız hâlâ devam ediyordu. Nefesini dudağımın tam üzerin de hissediyordum. Gözlerimi kaldırıp ona baktım, gözleri kapalı bir şekilde öylece duruyordu.

Ne çok hafif ne de çok sert bir şekilde omuzlarından onu iteleyerek uzaklaştım. Aramıza mesafe koymamın sonucunda belimdeki ellerini çekerek bir adım geriledi, gözlerini açtı ve direkt gözlerime bakmaya başladı.

Bir adım da ben geriledim. Ağzımı açtım fakat diyecek bir şey bulamayarak tekrar kapattım. Öylece bakıştık.

"Bunu istemediğini söyleyemezsin." dedi, sakin bir tonla. Tek kaşım havaya kalktı, hadsizdi.

"İstemiyorum." dedim, net bir sesle.

Güldü. "O yüzden mi anın tadını dudaklarımda çıkarttın?"

Bu sefer bir adım ona yaklaşarak işaret parmağımı ona doğru uzattım. "Beni öpen sensin!"

"Az önceki gibi çekilebilirdin."

Başımı iki yana salladım. "Seninle uğraşmayacağım."

Tam önünde durduğum kapıya doğru döndüm, kolunu tutup açtığım sırada Yek kolumu hafifçe tutarak beni kendisine çevirdi. Topuklarımın üzerinde dönmemle masmavi gözleri beni karşıladı. Gökyüzü kadar özgürlükçü gözleri, bir deniz daha da uçsuz bucaksızdı.  Boğuyordu beni, aynı zamanda da ihtiyacım olan havayı bana sunan da oydu.

Kolumu kendime çektim. "Gerçekten ne istiyorsun?" derken, bakışlarımı gözlerinden çektim. Daha fazla bakamazdım.

"Az önce olanların sonsuza kadar sürmesini."

Alayla güldüm. "Sen daha ne istediğini bilmiyorsun." diye çıkıştım ve iyice dibine kadar girdim. "Canın istediğinde gel canın istediğinde git diyemezsin!"

"Sadece seni koruyordum, Alara. Neden bunu göremiyorsun?"

Sinir ve alay karışık bir şekilde gülerken kollarımı iki yana açtım. "Bana bak! Ben üç yaşında, oyuncağı elinden alınınca ağlayacak bir çocuk değilim. Karşınıza alıp olanları bana anlatsanız zaten nasıl davranacağımı bilirim."

"Biliyo-"

"Bilmiyorsun!" diye bağırdım. "Bilmiyorsun, tamam mı? Bilsen burada mı olurduk?"

Bir süre yüzüme baktı. Geçen her saniye artan öfkem, sarf ettiği cümleler sayesinde daha da arttı. "Burada benimle olmaktan mutlu değil misin?"

Öyle bir kahkaha attım ki, komedi filmin en can alıcı sahnesinde böyle gülmediğime yemin edebilirdim. Başımı salladım. "Tek derdin bu değil mi?"

"Alara, sadece seninle olmak istiyorum."

Duraksadım. "Neden?"

Şehrin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin