10. BÖLÜM: ÖFKE

6.7K 283 115
                                    

ŞEHRİN GÖLGESİNDE

《○10. BÖLÜM: ÖFKE○》

Şiddetli gök gürültüsünü takip eden kör edici ışık, tavana diktiğim gözlerimin pencereye çevirmeme neden oldu. Dışarıdaki gök gürültüsüne karışan yağmur damlalarının sesi, tek tek pencereme çarpıyordu. Derin bir nefes alarak pencereden tarafa döndüm. Etraf tekrardan aydınlandı ve ardından gürültü koptu. Her gürültüden sonra yağmurun sesi daha şiddetlendi, öfke kusarcasına etrafı sardı.

Yattığım yerden kalkarken pencereye yanaştım, perdeyi aralamak yerine geriden yağmurun sesini dinlemeye başladım.

Yağmur hızla etrafı sararken kapalı cama rağmen kokusu burnuma gelmişti. Derin bir nefes alırken sırtımı duvara yaslayarak dışarıya bakmaya devam ettim.

En sonunda yağmur daha hafif ve sakin bir hâle gelirken hâlâ aynı yerde dikilmiş, gözlerimi bir yere sabitlemiş öylece duruyordum. Kollarım göğüsümün altında birleştirmiş, gözümde lenslerim olmadığı için fazla göremesem de bakışlarımdan çok düşüncelerime kör olmak istedim.

Düşüncelerimden ayrılmama neden olan şey; dışarıdan gelen tıkırtı oldu. Yeniden hayata dönmüş gibi sarılırken penceremin önündeki gölgelere dikkat kesildim. Dört kişi, bir daire oluşturmuş bir şey konuşurken arada bizim eve bakıyordu. Pencereye çok yaklaşıp dikkat çekmemek için olduğum yere iyice sinsem de kim olduklarını görmeye çalışıyordum.

Hepsi birden ayrılırken hızla duvara doğru yapıştım. Hafifçe tek gözümü çıkarıp onlara bakarken yere eğildiler, bir şeyler aldılar ve bakışarak anlaşıp ayaklandılar. Hepsi bir tarafa dağılırken evin etrafına dolandılar. Kaşlarım daha da çatıldı. Bir şeyler dönüyordu.

Pencereden ayrıldım ve baş ucumda duran telefonu elime aldım. Rehbere girerek Akın'ın numarasını buldum. Arama tuşuna basmamla eş zamanlı bir gürültü koptu. Cam kırıldı, kiran cisim sertçe kafama çarptı ve acı içinde geriye doğru sendeledim. Telefon elimden düşerken evi büyük gürültü kapladı.

Peş peşe kırılan camların sesleri, arkadaşlarımın dehşet ve acı çığlıkları eşlik ediyordu. Hızla kendimi odadan dışarıya attım. Bizimkilerle tam ortada denk geldik. Can, hiç düşünmeden kolumdan yakalayıp benim önüme siper okurken masanın altına girdik. Aynı şekilde Batu da Nesil ile beraber mutfak tezgahının oraya sinmişlerdi.

Kaç dakika sürdü emin değildim, en sonunda etraf ölüm sessizliğine büründü. Çıkmak için hamle yapmamla Can kolumdan yakaladı. Gözlerim direkt ona kaydı.

Tereddütsüz gözleri, gözlerimi esir aldı. "Bekle."

"Telefonumu almam lazım." diye fısıldadım. Kim, ne yapıyordu emin değildim ve nasıl davranmam gerektiğini kavrayamıyordum. Damarlarımdaki kana karışan adrenalin düşünme yetimi yitirmeme neden olmuştu. "Akın'ı aramalıyım."

"Ben giderim," demesiyle hızla başımı iki yana salladım, lâkin o son derece kararlıydı. "Kal burada."

Kaşlarım çatıldı. "Asıl sen kal."

Ve bir saniye bile tanımadan masanın altından çıktım. Can, arkamdan küfür ederken neredeyse koşarak odama girdim, yere düşen telefonu aldım ve ayağıma cam batmadan yeniden eski yerime geçtim. O sırada etrafı kolaçan etme fırsatım olmuştu.

Şehrin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin