4. BÖLÜM: GÖZYAŞINDAKİ İNCİLER

11.6K 399 150
                                    

ŞANSLAR AYDA SAKLI

《○4. BÖLÜM: GÖZYAŞINDAKİ İNCİLER ○》

Yastığın altından gelen titreme sesi ile gözlerimi yavaşça araladım. Boş bakışlarım bir süre tavanda takılı kalsa da yastığın altına elimi atıp telefonu almayı akıl ettim. Ekranı adeta gözüme sokarcasına yaklaştırıp baktım.

Bokum arıyor...

Uyku sersemi kaydetme şeklime güldüm. Nam-ı değer Nesil arıyordu. Kolumdan destek alarak biraz daha dik bir hâle gelirken bakışlarım saate kaydı. Gözlerim irice açılırken korkuyla telefonu yanıtladım.

"Ne oldu?" dedim hızla.

"Ne, ne oldu?"

Kaşlarım çatıldı. Telefonu kulağımdan çekip saate tekrar baktım. Evet, doğru görmüştüm saat sabahın yedisiydi ve uzaylılar dünyayı istilâ etmediyse şayet Nesil'in bu saatte uyanmasına olanak yoktu.

"Arayan sensin, salak. Ne oldu?"

"Haa," diyerek güldü. "Küs müyüz diye test etmek istedim."

Gözlerimi devirdim. "Sabahın yedisinde?"

"Aa! Saat yedi olmuş mu?" Yattığım yerden komple kalkarken sıkıntıyla soludum.

"Çok pardon da beynin nerede?"

Kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Beni duymadığına o kadar emindim ki öylece bana dönmesini bekledim. Bu kadar dalgın olması kafayı yememe neden oluyordu.

"Gece boyunca dizi izledim, böyle bir dizi yok yemin ederim. Hangi ara gece olup sabah oldu anlayamadım."

Elimi anlıma vurdum. "Git zıbar mal."

"Aramızda bir sorun yok değil mi?"

"Yok!" diye bağırdım. "Siktir git, uyu."

"Olamaz da zaten. Bilgin olsun."  Ve telefon suratıma kapattı.

Ağzı dolusu küfür ile telefonu yatağın üstüne koydum. Arkadaşımlarımı gözden geçirmem gerekiyordu, evet kesinlikle gerekiyordu.

Bileğimdeki tokayla saçlarımı rastgele bir topuz yaparak yataktan kalktım. Ah, evet demeyi unuttum. Dün akşam Akın, kendi kaldığı otelde bir oda da bana tutmuştu çünkü verdiğim karara göre ailemle yüzleşecek, her şeyi konuşacak ve bu şehirden gidecektim. Kısa bir süreydi belki ama verimli bir zaman olacağı kesindi.

Oturup Akın ile tabii ki uzun uzun konuşmadım. Ona dair bir öfkem olmasa bile tam anlamı ile ısınmış değildim. Evet, elimden tutup bana destek oldu, kapınan kapıları açarak girmeme izin verdi fakat hâlâ düşündüğümde o günkü duruşu ve babama bakışı gözlerimin önüne geliyordu. Bunu hafızamdan düşebileceğimi sanmıyordum.

Başımı iki yana sallayarak düşünceleri kovdum. Şimdi güzel bir duş alıp kahvaltı yapacaktım. Maalesef Leyla'nın kıyafetleri hâlâ bendeydi ve bugünümü de onlarla geçirecektim.

Oturduğum yerden kalkarak hızlıca bir duş alıp hazırlandım. Gerçi normal şartlarda buna hazırlanmak demezdim. Islak saçlarımı sadece kurulayıp örmüş, yüzüme tek bir şey sürmemiş ve kıyafetlerim dünküyle aynıydı. Bu tarz şeylere gereksiz takıntım bazen beni yoruyordu, mesela şu an.

Şehrin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin