Arkadaşlar yorum yapın arkadaşlar....lütfen...şütten hatta. Azıcık yorum ya, deli oldum bakın.
ŞANSLAR AYDA SAKLI
《○5. BÖLÜM: ACIYI BASTIRAN KAHKAHALAR ○》
Kimsenin masum olduğuna inanmıyordum.
Herkes, istedikten sonra her şeyi yapabilirdi. Bu kategorinin istisnası olduğuna dair inancım, aileme sürpriz yapmak için girdiğim evin duvarlarına çarparak ölmüştü. Şimdi ise istedikten sonra yapılmayacak bir şey olduğuna inanmıyordum.
Tıpkı şu an, herkes buradayken Talha'nın yanımıza gelmeyip işi olduğunu söylemesi gibi. Bu onun tercihiydi. Kimse bir şey diyemezdi fakat yıllardır süren arkadaş grubunun onun hayatında nerede olduğumuzu görmüştüm.
Aslına bakacak olursak insanlar böyleydi. Bunun pek çok örneğini buraya dizebilirdim lâkin görmek istemeyen yine görmezdi. Eh, bu da onların tercihiydi.
"Seni çok özleyeceğim he." diyen kolunu omzuma atan Naz ile beraber dikkatim yeniden onlara döndü. Buruk bir gülümseme peyda oldu dudaklarımda.
Ben de elimi beline atarken, "Duygusallığa bağlamak istemiyorum ama harbi özleyeceğim." dedim, dudaklarımı büzerek.
"Kanka, oradan karı bulsana bana."
Gözlerim kısılırken karşımızda oturan Batu'ya kaydı gözlerim. Dik dik yüzüne baktım. Bu çocuk, Türkiye'deki erkeklerin diliydi.
Sırıtarak nah çektim. "Çok beklersin."
Can, Batu'nun yanına giderek omzuna kolunu attı. "Kardeşim merak etme, Alara'yı ziyaret bahanesi ile gider karı kız keseriz."
Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Şerefsizlere bak." Bütün grubu bakışları anında onlara dönerken kendimi tutamayarak kahkaha attım. Diğer ikilinin ise yüzü düşmüş, hızla birbirlerinden ayrılmışlardı.
Naz'dan usulca ayrılarak ellerimi bacaklarımın arasına aldım. Yine hep geldiğimiz mekana gelmiş, ağaçların kokusu ciğerlerime dolarken arkadan gelen suyun sesi içten içe huzur veriyordu. Doğa, öylesine muazzam bir şeydi ki hiç-bir kelime anlatmaya yetmezdi.
"Ne zaman gidiyorsun?" dedi, Leyla direkt bana bakarken. En olgun ve sakin karşılayan tek kişi oydu.
Gülmeye çalıştım ama olmadı. "Yarın sabah."
Nesil'in gözleri irice açılırken sessizliğini bozmak için ağzını açmıştı ki tekrar sustu. Dudaklarını sıkı sıkıya birbirine bastırdı. Kollarını göğüsünün altında birleştirirken karşıdaki göle bakmaya devam etti, suskunluğunu korudu.
"Neden bu kadar erken?" diyen Naz'a çevirdim bakışlarımı.
"Çünkü Akın'ın işleri varmış ve dönmek zorunda." Umutsuzca omuz silkeledim. "Sen git, ben sonra gelirim diyemezdim."
Leyla başını salladı. "Haklı." Ona bakarak gülümsedim. "Git ki hemen gel."
Göz kırptım. "Benden kurtulamazsın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehrin Gölgesinde
ChickLitBir şehir düşünün; bütün bildiğiniz kuralların yok olduğunu. Bambaşka bir dünya, bütün kuralları yıkan ve başkaldırışın sembolü olan Yankı Şehri; hayatının en büyük darbesini yiyen genç kıza yuva olur. Gerçi yuva olan şehrin gölgesindeki bilinmezlik...