Yeni ismi ile ilk bölüm. Bu isim bence daha çok yakıştı, siz ne düşünüyorsunuz?
Yazım hatası varsa kusura bakmayın, düzenlemeye zamanım olmadı.
ŞEHRİN GÖLGESİNDE
《○7. BÖLÜM: BELA○》
Kulağımı tırmalayan bir ses, ağız dolusu küfürler eşliğinde gözlerimi aralamama neden oldu. Elim önce sağda solda gezindi, sonra kafamı çevirerek etrafa bakındım ve kulak tırmalayan sesin sahibini buldum: Televizyon ünitesinin üzerinde duran şarjdaki telefon. Sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim.
Üzerime örtülen pikeyi itekleyerek koltuktan kalktım. Anı kalmışım başımın dönmesine neden oldu, akşamdan kalmışlar gibi sendeleyerek hedefime ulaştım. Telefonu elime almamla bakışlarım adeta ekrana kilitlendi.
Annem arıyor...
Yutkunurken bakışlarım salonda gezindi. Bu ihtimalle Akın üzerime pikeyi örtmüş ve kendisi odasına geçmişti. Derin bir nefes alarak aramayı yanıtladım, kaçmanın pek bir mantıklı yanı yoktu sonuçta.
"Alara!" dedi, annem heyecanlı bir şekilde. Sanırım açmayacağımdan fazlasıyla emindi. Konuşmadım. "Güzel kızım..."
Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirirken usulca dizlerimin üzerine çöktüm. Sadece sesini dinledim.
"Çok zamanını almayacağım." demesiyle gülmek istedim. İçten içe güldüm hatta ama sesimi çıkarmama konusunda ısrarcıydım. "Dinliyor musun beni?:
"Dinliyorum." Dümdüz sesim, bir insan olsaydı buz adam diye nitelendirildi.
"Bizimle konuşmak istemiyorsun, biliyorum." Sesi, az önceki sesime meydan okuyacak cinsten soğumuştu. O soğukluktan oluşan buz kalıpları bir bir kalbime saplanırken gözlerim doldu. Gülümsedim. Gerçekten de biliyor muydun? Yoksa işine geldiğini mi bilmek istiyordun? Yavaşça başımı salladım, ne fark ederdi ki? Ses gelmeyince devam etti. "Biz bir karar aldık."
Bensiz. Pekâlâ.
"Boşanacağız. Haftaya salı mahkeme var."
Bakışlarım, bir çivi gibi karşımdaki duvara çakılmıştı. Duygularım bir tablo olsaydı şayet siyahlığın arasına serpiştirilmiş solgun bir yüz olurdu. Ruhen bitmiş; beden savaşcı.
"Sevindim." dedi, öylece. "Sizin adınıza."
"Gelmeni istiyoruz, Alara."
"Bana pek ihtiyacınız varmış gibi durmuyor." Sessiz gözyaşlarım bir bir dökülmeye başladı ama sesim hâlâ gür ve güçlüydü.
Hattın diğer ucundan derin bir nefes aldığını duymam, sebepsizce daha da canımı yaktı. "Sen, bizim biriciğimizsin."
Güldüm. "Neden öyle hissetmiyorum?"
Bir sessizlik oldu. Hattın diğer ucundan donup kaldığını biliyordum. Kimse benden böyle cevaplar beklemezdi, ne deseler kafa sallardım çünkü her dediklerine ailem olduğu için tapardım. Aynı şekilde kararlarıma saygı duyarlardı, belki de bunca zaman öyle sandım. Aile, kutsal bir varlık değildi. Bizi güçsüzleştiren saçma bir bağdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehrin Gölgesinde
ChickLitBir şehir düşünün; bütün bildiğiniz kuralların yok olduğunu. Bambaşka bir dünya, bütün kuralları yıkan ve başkaldırışın sembolü olan Yankı Şehri; hayatının en büyük darbesini yiyen genç kıza yuva olur. Gerçi yuva olan şehrin gölgesindeki bilinmezlik...