"Yapacak mısın?"
Başımı olumsuz anlamda salladığımda Sehun "saçmalama" deyip telefonunu eline almıştı.
"İlk görevler her zaman çok kolay olur neden yapmıyorsun?"
Bambam'ın sorusuna Sehun başını olumlu anlamda sallayıp ekranı bana çevirmişti.
"Ya spor salonuna gideceksin ya da müzik odasını kitleyeceksin bu kadar basit."
Sehun'un bahsettiği maddeler ekranda koyu puntolar ile yazılmıştı.
İlk görev:
Spor salonuna git / Müzik odasını kilitle
20 Puan 100 puan20 puanlık daha kolay görünen görev beyaz, 100 puanlık daha zor olanı ise kırmızı renkte yazılmıştı. Aslında görevlerin ikisi de kolaydı ama ben böyle şeyler yapmak istemiyordum. Ne para kazanmak gün bir derdim vardı ne de ünlü olmak gibi...
"Yapabilirsin Lice, bundan kolay görev mi olur?"
Bambam yapmam için ısrar ederken Sehun telefonu elime tutuşturup "beş dakikan var. Spor salonuna git ve gel." Demişti. Kafetarya ve spor salonu yakındı, gitmek bir dakikamı bile almazdı.
"Para kazanırsın diyeceğim de kızın babası diplomat anasını satayım!"
Başımı olumlu anlamda salladığımda ekranı kilitlemiştim.
"Yapsana Lisa, hem birazcık eğlenmekten zarar gelmez."
Rosé de onlara dahil olurken bu üç çocuğun benim çocukluktan beri arkadaşım olduklarına emin olamamıştım. Böyle şeyler sevmediğimi bildikleri halde ve yine de teklif mi ediyorlardı?
Sehun ısrar etmeye devam ederken telefondan bir bildirim gelmiş ekranda iki dakika kaldığının uyarısı verilmişti.
"Ben bu kızın yerinde olsam çoktan müzik odasını kilitleyip gelmiştim."
Bambam sıkıntılı bir nefes verirken ayağa kalkmıştım. Ne kadar çok ısrar etmişlerdi öyle.
"Yapıp geliyorum."
Üçü de arkamdan çoşkulu bir şekilde adımı bağırmış "helal be!" Sözcükleri kafetarya da yankılanmıştı. Masalarda oturan insanların rahatsız olduklarını görerek kafetaryadan ayrılmış, okuldan çıkacakken vazgeçmiştim. Sıfırı gösteren asansöre doğru adımlamış, en üst kata tıklayıp geriye yaslanmıştım. Spor salonuna yürümektense en üst kata çıkıp sadece bir kapıyı kilitleyip gelmek daha mantıklı gelmişti. Asansörün kapıları ağır bir şekilde açıldığında sakin koridora doğru adım atmıştım. Bu saatlerde bu katta kolay kolay kimse olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanfictionBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...