(Vante):
Gözlerin beni arar gibiler.Ama merak etme karşına çıkacağım.
Bana aşık olduğunu hissettiğim an bu olacak.
(Lalisamanoban):
Ya sana hiç aşık olmazsam?(Vante):
Olacaksın.(Lalisamanoban):
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?(Vante):
Yakında anlarsın.(Lalisamanoban):
Seni tanıyor muyum?(Vante):
Adını milyon defa duyduğuna eminim.(Lalisamanoban):
O zaman okulda popülersin.(Vante):
Belki.(Lalisamanoban):
Derdin ne?
Benden ne istiyorsun?(Vante):
Derdim sensin. Seni gördüğüm günden beridir aklımdan çıkaramıyorum.(Lalisamanoban):
Yani sabahtan beridir mi?(Vante):
Sence seni bulmam ve fotoğrafını beğenmem şans eseri miydi?Hem de bu hesabı etkinleştirdikten bir gün sonra?
---
"Jennie ve Jisoo bu tarafa doğru geliyor..."
Rosé'nin kulağıma fısıldadığı kelimelerden sonra seslice yutkunmuş ve kafamı telefondan kaldırmıştım.
"Merhaba, seninle konuşabilir miyim?"
Jennie tam karşımda durduğunda yüzüne yakışacak bir şekilde gülümsemiş, gözlerimin içine bakarak bu cümleleri kurmuştu.
Ve sanırım onunla konuşmaktan başka çarem yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanfictionBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...