Telefonuma gelen görevi reddetmeye çalışıyordum ama olmuyordu. Tanrım sesini bile kısamıyordum! Görevi red etmek için çarpıya bassam bile iki saniye sonra yeniden ekranda beliriyordu. Ve lanet olası ses asla kesilmiyordu.
"Lalisa?"
Ah Tanrım Tae-Hyung geliyordu! Bu saçma uygulamayı ne kadar çok silmeye çalışırsam çalışayım geri yükleniyordu. Dahası son zamanlarda gelen görevler aşırı saçmalaşmıştı. İnsanlar Vante benim fotoğrafımı beğendiğinden beri çıldırmıştı. Mesaj kutum dolup taşmıştı.
"Neden telefonuna cevap vermiyorsun?"
Tae-Hyung ellerini cebine koymuş kapıya yaslanarak bana bakıyordu. Şimdi ona ne diyecektim?
"Sanırım telefonum bozuldu."
Eğer oyundan söz edersem görevlere bakmak isteyebilirdi. Ve eğer o görevi görürse evden koşarak kaçardım. Ayrıca sakura da kimdi?
"Kapatıp açmayı denedin mi?"
Ah kapatmak benim de aklıma gelmişti tabiki ama ailem bana ulaşmak istediğinde ne yapacaktım? Telefonsuz yaşayamazdım.
"Bu şu saçma oyunun bildirimi değil mi?"
Tae-Hyung gülerek bana doğru yaklaşmaya başlamıştı.
"Evet. Arkadaşlarım onları takip etmem için indirmişlerdi. Şimdi silemiyorum."
Tam karşımda durduğunda elini açmıştı. Ne yani telefonumu mu istiyordu?
"Bakmamı ister misin?"
Oyunun bildirim sesi bir ölüyü rahatsız edecek kadar tiz ve sesliydi. Bir çığlığı andırıyordu. Aynı melodi her beş saniyede bir tekrarladığı için katlanmak neredeyse imkansızdı.
"Boşver. Olmuyor zaten."
Telefonumu arkama saklamıştım ki bildirim durmuştu. Derin bir nefes verdiğim de "düzeldi zaten." Demiştim. Ama cümlem bitmeden bildirim yeniden gelmeye başlamıştı. Tae-Hyung gülmüş ve işaret parmağıyla gözüne gelen bir tutamı geriye çekmişti.
"Görevlerini yapmıyor musun?"
Hemen başımı olumsuz anlamda sallamıştım. Eve gidince ilk işim Vante'ye uygulamayı silmek istediğimi söylemek olacaktı.
"Ben kullanmıyorum ama çok eğlenceli bir platforma benziyordu.
Oyuna sözüm yoktu zaten. Yorulmadan para kazanılabildiğini düşününce harikaydı bile ama... Bana uygun değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanficBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...