Olanları düşündükçe hem kendime hem de Vante'ye nefret duymaya başlıyordum. Beni durdurmasaydı yapabilirdim ki? Ya da istediğini yapar mıydım gerçekten bilmiyordum. Düşünmemeye çalışıyordum ama bana her mesaj atışında aklıma geliyordu.
Telefonu sessize alıyordum, sesini açıyordu. Uygulamayı silmeye çalışıyordum silinmiyordu. Uygulama'dan onu engelliyordum ve hemen ardından geri açıyordu.
İşin kötü tarafı söylediği doğruydu. Babama açık ve net bir şekilde kumar oynayıp oynamadığını sormuştum ve o... Evet demişti. Bana hiçbir zaman yalan söylemezdi. Söylemek istediği zamanlarda da susardı. Bu sefer sadece "evet" deyip susmuştu.
Biraz ona kızmıştım biraz da kendime... Ama en çok da Vante'ye. Onun bildikleri ve benim bilmediklerim kıyasıya yarışacak gibiydi. Bunu istemiyordum.
"Lalisa seni böyle görmek istemiyorum artık."
İki gündür kendimde değildim. Belki de üç gündür. Bilmiyordum. Rosé'ye olayları anlattıktan sonra susmuştum. Daha sonra konuşmak aklıma gelmemişti.
"Annenle konuştun mu? Yeni bir telefon alacaklar mı?"
Rosé elimi tuttuğunda başımı kaldırıp onaylamıştım. Bambam'in de dediği gibi. Ondan sadece uygulamayı yok ederek kurtulabilirdim.
"O zaman artık düşünme olanları. Zaten karşına çıkamayacağını biliyoruz."
Neden bir insan gizli kapaklı işlere girerdi ki? Böyle bir uygulamaya sahip olduğu için mi? Şahsen gelip "seni seviyorum" demesini tercih ederdim. Şimdi yaptıklarını düşününce kendime yeniden hak veriyordum.
"Babamın kumar oynadığını bile biliyor Rosie. Bildiği şeylerden korkuyorum ve eğer..."
Ondan kurtulursam muhtemelen bana kızacaktı. Elinde tuttuğu belgeler babamın sonra da bizim hayatımızı hiç edebilirdi. Böyle bir güce sahip olması gururuma dokunuyordu.
"Kötüyü düşünme boşver. Belki bu haline üzülür ve peşini bırakır."
Bende bunu umuyordum ya işte. Ağladığımı görmüştü duymuştu. Kim sevdiğinin üzülmesine katlanabilirdi ki?
"Kızlar size katılabilir miyiz?"
Jisoo ve Jennie yanı başımızda durduklarında gözlerim Rosé'ye kaymıştı. Gülümserken ondan bir cevap bekliyordum. Bir anda Jennie ve Jisoo ile öğle yemeği yemek mi? Gerçekten şaşırtıcıydı.
"Tabii ki buyrun."
Bu gün yemekhane daha bir dolu gibiydi. Ben çatalım ile patates püresine garip şekiller çizerken bu kadar fazla insan olduğunu fark etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanfictionBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...