Bu fotoğrafı biri bana WhatsApp'dan atmış. Kim olduğunu bulamadım ama teşekkür ederim. Gözüm gönlüm açıldı.
(Vante):
Seni kıskanıyorum galiba.Öyle güzel gülüyorsun ki.
Kimse görmesin istiyorum.
(Lalisamanoban):
Neden karşıma çıkmıyorsun?Bir neden olmalı değil mi?
(Görüldü)"Lalisa bence cevap yazmamalısın"
Rosé yanımda oturuyordu ve attığım mesajı görmüştü.
"İyi de Rosie, hiç tanımadığım biri beni sürekli izliyor ve artık bu yüzden rahatsız hissediyorum."
Telefonuma mesaj sesi geldiğinde hemen etrafıma bakıp telefonuna bakan var mı diye bakıyordum. Vante'yi çok merak ediyordum çünkü bu uygulama yaratıldı yaratılalı sadece bana mesaj atmıştı. 7. Odaya giren de yoktu. O odayı da oradakileri de çok merak ediyordum. Ve bu merakım asla azalmıyordu.
"Bak görüldü attı işte."
Bu belki de bu okuldan değildi fikrini geliştiriyordu. Ama beni okuldan tanımıyorsa nereden tanıyor olabilirdi ki? Sadece birkaç defa gördüğü bir insan olmazdım. Bu okuldan olmasa kameralara da ulaşamazdı. Yoksa ulaşabilir miydi? Ah kafam allak bullaktı!
"Sence neden karşıma çıkmıyor?"
Telefonu masanın üzerine bırakmıştım. Mesaj atmayacağı belliydi. Normalde yüzlerce mesaj atan Vante şimdi susuyordu.
"Belki yüzüne ya da kendine güvenmiyordur. Belki de... Bilirsin, sürekli ekran başındakiler hayatı oradan ibaret sanırlar. Bu yüzden seni böyle tavlayabileceğini sanıyordur."
Her şey mantıklı geliyordu. Onu hiç tanımıyordum ki. Nasıl biri çıkacağını asla tahmin edemezdim.
"Bir şeyi gözden kaçırıyoruz..."
Telefonu yeniden elime almış ve mesajlar kısmını açmıştım.
"Bak."
Vante'nin bana attığı mesajı Rosé'ye göstermiştim.
(Vante):
Adımı milyon defa duyduğuna eminim.(Lalisamanoban):
O zaman okulda popülersin.(Vante):
Belki.Mesajları okuduktan sonra Rosé'ye dönmüştüm.
"Birinin hem adını milyon defa duyup hem de nasıl okulda popüler olamaz ki?"
Bu saçmaydı.
"Belki de Vante sandığımız kadar uzağımızda değildir."
Rosé mesajlara bakmaya devam etmişti.
"Nasıl yani?"
Aklım artık daha fazla karışmıştı.
"Diyorum ki belki de Vante sandığımız gibi bir öğrenci değildir."
İstemsizce kaşlarımı çatmıştım.
"Öğretmen falan olmaz herhalde?"
Bu uygulamayı bilgisayar hocasının yaptığını düşünmüyordum. Adam altmışlı yaşlarının sonundaydı.
"Bir öğretmenin öğrenciler ile uğraşacağını sanmıyorum."
Sanırım bu konuları Rosé ile konuşmamalıydım. Çok garip düşünüyordu ve beni daha çok geriyordu. Hocalarımdan birini bana mesaj atarken hayal etmek istemiyordum.
"O zaman geriye sadece okuldaki çalışkan ve yakışıklı öğrenciler kalıyor. Yakışıklı olanların çocuğunun derslerinin kötü olduğunu hesaba katarsak sadece çalışkanlara bakarak da onu bulabiliriz."
Rosé'ye eklemiştim.
"Birinci ve ikinci sınıftaki öğrencileri de ele. Ve zengin olduğuda belli. Böyle bir uygulamayı para kazanmak için yapmıyor anladığım kadarıyla."
Koca fakültede onu nasıl bulacaktım bilmiyordum ama bir şekilde başarmalıydım.
Daha sonra telefonum titretmişti.
"Ondan mı?"
Telefonu elime aldığımda bildirim çubuğunda uygulamanın adı vardı. Başımı olumlu anlamda sallayıp kilidi açmıştım.
(Vante):
Beni bu kadar çok merak ediyorsan yarın saat 11'de *Smoke'a gel.
*Smoke = bir gece kulübünün adıGiflerim de bitmeye başladı :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanfictionBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...