(Vante):
Neredesin? Seni göremiyorum.Gelen mesajı okuduktan sonra telefonu yeniden piyanonun üzerine koymuştum ki çok geçmeden yeniden titremişti.
(Vante):
İyi misin? Neden cevap vermiyorsun?(Lalisamanoban):
İyiyim. Müzik odasındayım.Telefonu tekrar piyanonun üzerine bırakıp çalmak istediğim besteyi gözden geçirmiştim. Bu gün canım yemek yemek istemiyordu. Aksine piyano çalmayı o kadar arzuluyordum ki kafetaryaya gitmek yerine müzik odasına gelmiştim. Aklımda bir ezgi yoktu ama nota kağıtlarına baktığımda zor ve bir o kadarda güzel bir besteyi bulmuştum. Uzun zamandır piyano çalmıyordum ama parmaklarım tuşların hissiyatını hiç unutmamış gibiydi.
Gözlerimi kapatarak çalmayı sevdiğim bu piyesi daha önce çaldığım için unutmamıştım. Son birkaç tuşa da beraber basıp bitirdiğimde kulaklarıma o ses haricinde bir alkış sesi dolmuştu.
Gözlerimin bulduğu beden ise... Fazlasıyla tanıdıktı.
"Çok iyiydin..."
Kim Tae-Hyung yaslandığı kapı pervazından içeriye girdiğinde bana doğru yaklaşmaya başlamıştı. Kalbim onu aniden gördüğüm için hızlıydı. Şimdi daha da hızlanıyordu.
"Teşekkür ederim."
Küçükken dans ve piyano dersleri almıştım fakat son iki senedir ikisini de yapmıyordum. Yıllardır oluşmuş bir özlem az önce tuşlara dokunmam ile son bulmuştu.
"Müzikle ilgilendiğini bilmiyordum."
Tae-Hyung kolunu piyanoya yasladığında gözlerimin içine bakarak gülmüştü. Bu gülümseme benim de yüzümü okşamıştı.
"Küçükken daha çok ilginirdim."
Ellerimi kucağımda birleştirirken avuçlarımda ki ıslaklığı birbirine sürterek gidermeye çalışmıştım. Neden şimdi utanmış ve heyecanlı hissediyordum?
"Neden buradasın?"
Aniden sorduğum soru onun kaşlarını kaldırıp gülmesine neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanfictionBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...