Selamm
Hemen diğer bölümü atnak istedim.
Umarım ki beğenirsiniz iyi eğlenceler
Birazcık üşüyordum. Sarhoş değildim. Zaten 2 bira ile kim sarhoş olurdu ki? Ama birazcık yorgun hissediyordum. Biraz da uykulu. Taehyung'u beklerken gülümsemeden edemiyordum. Eve birkaç saat geç kalmaktan bir şey olmazdı elbette. Annemin pek de umursayacağını sanmıyordum zaten. Sonuçta Rosé ile beraber sanıyordu. Bence gece uzadı desem de kızmazdı.
Sokak araba farları ile aydınlandığında onun geldiğini iyi biliyordum. Gürültülü araba önümde yavaşça durduğunda filmli camlardan onu göremiyordum. Arabanın etrafında dolaşıp diğer tarafına geçtiğimde beklemeden binmiştim. Beni sıcak bir gülümseme ile bekleyen Taehyung uzanıp yanağıma bir öpücük bıraktığında "naber?" Demeyi de ihmal etmemişti. Gözleri hâlâ yüzümde oyalanırken "iyi, sen" demiş o da beklemeden arabayı çalıştırıp "bende iyi" demişti.
Şimdi karanlık yolda gördüğüm sadece onun yüzüydü. Bir tarafını aydınlatan ışığın yansıdığı yüzüne bakmadan kendimi alıkoyamıyordum.
"Nereden geliyorsun?"
Mesajımda eve gidiyorum dediğim için soruyor olmalıydı. Kısaca "Rosé'yle biraz sohbet ettik" deyip önüme dönmüştüm. İçimde garip bir heyecan vardı. Nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Tek düşündüğüm şey yüzünü süsleyen gülümsemesiydi.
"Nereye gidiyoruz?"
Aslında sadece biraz muhabbet edip beni evime bırakacağını sanmıştım ama o geldiği yolu geri dönüyordu.
"Bana geçeriz diye düşünmüştüm." Demişti.
Gözlerim onu bulduğunda ise devam etmişti. "Çok vaktin yoksa bir kafeye de gidebiliriz. Sadece biraz seni görmek istemiştim." Diye eklemişti. Onun evine gitme fikri kalp atışlarımı artırırken sadece "fark etmez" diyebilmiştim. Alkolün kanımdaki varlığından ötürü mü bilmiyordum ama aklıma gelen şerlerden ötürü utanmaya başlamıştım.
"Geldik bile." Demişti. Evlerimizi arasında çok mesafe yoktu beynimdeki düşüncelerden savaşırken de bu mesafe benim için göz açıp kapayıncaya kadar azalmıştı.
"Sen iyi misin Lalisa?"
Taehyung arabayı durdurup bana baktığında yutkunmuştum. "İyiyim, neden sordun?" Bir an gözlerimi kaçırma gereği duymuştum. Ona bu kadar yakından bakmak değişik hissetirmişti.
"Hiç konuşmadın. Arabaya bildiğimizden beri..."
Ah doğru ya konuşmak sohbet etmek için yan yanaydık. Tuhaflığımı o da fark etmişti. Önce dudaklarımı birbirine bastırmış daha sonrasında "Bir şeyler düşünüyordum" demiştim. Aslında çok fazla şey düşünmüştüm ama o bana ne düşündün diye sorsa verebileceğim hiçbir cevap yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the Mysterious Game | taelice¹
FanfictionBir gece yarısıydı, buz gibi bir aralıktı. Üstelik ruhani hisler zihnimi ele geçirmişti. Acizdim ve bir o kadar çaresiz. Kanımda saydam fırtınalar cirit atıyor ve organlarımda depremden enkaza dönmüş bir şehir alev alev yanıyordu.Bir adamın merhamet...