Zaman bizi yakıp geçti. Tutuştuğumuzu anlayamadık. Ancak küllerimiz etrafa saçıldığında anlayabildik, bu yangında kavrulduğumuzu sonra yeniden doğduğumuzu.
Kaderin bize ağlarını ördüğü o gün nereden bilebilirdik bir cümlenin hayatımızı bur kadar değiştireceğini. Şimdi bana sorsalar o gün o cümleyi görmek ister miydin cevap veremem. Peki olmasaydı da olur muydu deseler yine cevap veremem. Çünkü ben hem iyi bir arkadaş hem de iyi bir anneyim.
Çok uzun zaman önce değildi hayatımızın, hayatımın değişmesi. Ama çokta bilindik değildi. Farklıydı. Her genç kız gibi bizim de hayallerimiz vardı. Kitaplarda ki, filmlerde ki gibi aksiyonlu bir hayatımızın olmasını istiyorduk. Oradan oraya atlamak, nefesimiz kesilene kadar koşmak istiyorduk. Deliydik ya arkamızdan adamlarının bizi kovalamasını, adamlarının bizi kaçırmasını bile istemiştik. Birde o filmlerde ki çok muhteşem aşktan istemiştik.
Bizim hayatımızın değişmesine yol açan, bazı hayallerimizi gerçekleştirmemizi sağlayan cümle :
GÜZEL DANSTI DOĞAY
Sıkıntıdan patlamak üzereyiz. Artık nasıl bir patlamaysa koltukta ters oturmuş mazlum mazlum düşünüyoruz.
'' Diyorum ki acaba banka mı soysak ? Hayatımıza ekşın katarız. Üstelik paramızda olur. Ne dersin ? ''
''Ya kızım o banka işi çok klişe. Farklı bir şey yapalım. Beyaz eşyacıyı soyalım. ''
''Feza kızım deli misin ? Yoksa bana alttan alttan evlenmek istediğinin işaretini mi veriyorsun. Aday mı var ? Evde kalmış kız kurusu olacağından korkuysan aman diyeyim sakın korkma. Kasap Cabbari amcanının oğlu Cabbar sana oldum olası yanık. Üzülme yani alırlar seni. Gelinlik olarakta o Lady Gaga'nın etten kıyafetinin aynısını yaparlar sana. Düğün sonrası senelerce o kıyafetten et koparır koparır yersiniz. ''
Feza bana duygusuz bir seti katil gibi bakarken konuşmaya başladı :
'' Hadi be oradan zevzek. Hep bunlar kıskançlıktan oluyor. Cabbar mabbar en azından benim talibim var kızım. Ya sen ? Pantolona yapışmış sakız gibi aha bu koltuğa yapışmışsın. Utanmasan o elinden düşürmediğin bilgisayarınla teknolojik çağ ilişkisi yaşayacaksın. Zaten geçen gün seni bilgisayarı öperken gördüm. Kıllandım yani senden. Sen EKKK'sun. ''
Feza'nın sözünü bitirmesini büyük bir mücadeleyle bekledikten sonra ona cevap verdim :
''Senin de demek Cabbar'da gözün varmış. Cabbarcığımı üzme tamam mı canım ? Ayrıca sanane benim bilgisayarımdan. Asıl sen kıskançsın. Baksana bilgisayarımla olan ilişkime bile karışıyorsun. Hain karı. Hem o son söyledin EKKK'da ne ? ''
Feza sondaki soruyu bekliyormuş gibi bana yan evde ki komşumuz İsmail abi gibi baktı. Kızların taytlarını çekip bırakan İsmail abi . Avına yaklaşan bir İsmail abi gibi. Sonra da sabırsızlıkla cevap verdi.
''Seni gidi cahil yelloz. Gidinin pasaklısını seni. EKKK demek Evde Kalmış Kız Kurusu demek. Bunu da zaten bir EKKK'nun bilmesini beklemezdim. ''
Yaratıcı zekası yüzünden Feza'yı hem içimden hem de dışımdan tebrik ettim.
''Tebrik ederim evimin hiç susmak bilmeyen yaratıcı baykuşu. Tebrik ederim. Sen ki İsmail abinin tayt çekici yardımcısı buralara kadar gelmen beni inan ağlattı. Ağlıyorum ama içimden. ''
Elimle Feza'yı alkışlıyordum ki hain karı beni ters oturduğum koltuktan aşağıya itti. Sonra da üzerime atladı. Ani bir refleksle bu cani arkadaştan kurtuldum ve koşmaya başladım. Tabi peşimi bırakmadı. Koşarken halinin kenarına takılan yardımcı tayt çeker sever arkadaşımız Victoria Secret güzeli gören apaçi Memo gibi yere yapıştı. Fırsattan istifade aksiyon filmlerinde ki oradan oraya atlayan abiler, ablalar gibi tekli koltuğun üzerinden zıpladım ve koltuğun arkasında düştüm. Canım yanmıştı. Helikopterden atlayan Lara Croft'un canı yanmıyor ama tekli koltuğu n üzerinden atlayan Doğay'ın canı yanıyor. Kalleş dünya.
