-4-

3K 179 14
                                    

Gördüğüm yazıyla yutkunduktan sonra etrafım bir casus edasıyla kolaçan ettim. Ama beklediğim gibi biri beni çalılıkların arasından izlemiyordu. Zaten burada çalılıkta yoktu.  Çalılıkları geçtim beni izleyen bir Allah'ın kulu yoktu.  Gözlerim etrafı taramaya bir son verdikten sonra tekrar bilgisayarın ekranına kaydı. Az önce ki gizemli yazı gitmiş yerine normal masaüstü ekranım gelmişti. Etrafta beni izleyen birinin olmadığına emin olduktan sonra kameraya yaklaşıp konuşmaya başladım :

''Hackercığım neredesin ? Benim bulunduğum yerde değilsin değil mi haspam ? ''

  Bir süre sonra ekranda bir yazı belirdi :

                      ÇOYAKININDAYIM

''Benim tatlı ponçiğim gizem filmlerinde ki katil gibi davranmasana.  Neredesin ?  Şu karşıda oturan gözlüklü gazeteli adam sen misin yoksa ? O senin dimi lan ? Şimdi Allah için göbek yakışmış sana. ''

  Bu sefer yazı yerine ses geldi :

''Beni o adama mı layık görüyorsun manyak ? Saçmalama ben seninle aynı yaştayım.  Yoksa bizim minnak Doğay yaşlı mı seviyor ? İstersen sana yaşlı bir dede ayarlıyayım . Ha ne dersin ? ''

  Sözünü bitirdikten sonra kıs kıs gülmeye başladı.

''Ya oğlum bak pislik pislik konuşup benim canımı sıkma . Adam gibi çık işte benim karşıma. Hadi kankişko seni bekliyorum. ''

''He işine gelince gelince kankişko yani . Geçen gün sapıktım . Şimdi ne değişti acaba ? Hem ben ortalığa çıkamam . Ne malum beni tutuklatmayacağın. ''

''Saçmalama be ne tutuklatacağım . Beni görüyorsan yanımda polis olmadığını da görüyorsundur. Hadi uzatma gel yamacıma çok merak ettim seni. ''

''Waowowoow bana aşık olduğunu bilmiyordum. Çok mu seviyorsun beni bakalım ? Sesimden mi etkilendin? oksa sesimle pembe düşler mi kurdun kız ? ''

''Sen yine saçmalamaya başladın. Her neyse gelmezsen gelme sen bilirsin. ''

Bilgisayarımı kapatıp önüme gelen yiyecekleri yemeye başladım. Kahvaltımı yaparken her ne kadar izleniyormuş hissine kapılsam da bunu fazla umursamadım ve yemeye devam ettim.  Yemeğimi öyle ya da böyle bitirdikten sonra hesabı ödeyip çıktım. Saat daha erkendi ve ben hiç eve gitmek istemiyordum. İnternetten bulunduğum yere en yakın alışveriş merkezine baktım . Buraya on beş dakika  yürüme mesafesi kadar olan alışveriş merkezine doğru yavaştan yol almaya başladım. Yolda yürürken bilgisayarı yanımda getirdiğim için kendime kızıyordum. Getirmeseydim şu an bilgisayarı taşımak zorunda kalmayacaktım. Kendi kendime kızarken fark etmeden alışveriş merkezinin önüne gelmiştim bile. Alışveriş merkezine girip dolaşmaya başladım. O mağazadan bu mağazaya elinde bilgisayarla gezmek her ne kadar zor olsa da yine de pes etmemiş ve eğlenmiştim.

  Alışveriş merkezinin bir üst katına çıkmak için asansöre bindiğimde benimle beraber iki tane tatlı mı tatlı yakışıklı mı yakışıklı mümin kardeşlerim de bindi. Hiç utanmadan çocukları dikizlemeye başladım. Sağ tarafımda ki arkadaş tamamen hayattan kopmuş kulaklıklarını kulağına geçirmiş telefonuyla oynuyordu. Arkadaşın sarı saçları ve telefona baktığı için tam emin olamasam da koyu renkte gözleri vardı. Çocuğun yüzünde umursamaz bir ifade vardı ve tek eksik olan şey 'Hepinizden iğreniyorum' yazılı tişörtü.  Sevimsiz şey.  Burun kıvırıp diğer mümin arkadaşı incelemeye aldığımda içim açılmıştı. Soğuk nevale arkadaştan sempatik maymuncuğa.  Sempatik asansör yârimin ise siyah saçları vardı ve kahverengi olduğundan emin olduğum gözleri bana bakıyordu. Sempatik çocuktu eyvallah da neden bana bakıyordu ? Bir an aklıma gelen düşünceyle heyecanlandım. Bu çocuk hackerımda başka kim olabilirdi ki ? Bu benim hackerımdı. Hemen siyah saçlı maymun hackerıma sarıldım ve heyecanla karışık mutluluk ile konuşmaya başladım :

HACKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin