-16-

2.5K 123 25
                                    

''Kuzen.'' Diyerek Feza'nın üzerin atlayan Anıl adeta Feza'yı boğuyor, intikam alıyordu. Canını zor kurtaran Feza bağırarak benim arkama saklandı.

''Deli misin be sen ? Buraya beni öldürmeye mi geldin ? ''

Deyim yerindeyse pişmiş kelle gibi sırıtan Anıl içeriye girdi ve arkamda saklanan Feza'nın yanağından makas aldı ve salona doğru ilerlemeye devam etti. Bu sırada cevap vermeyi de ihmal etmemişti.

''Hayır güzelim seni öldürmeye gelmedim, kız tavlamaya geldim. Seni öldürürsem tanıdığın güzel arkadaşlarını da elimden kaybederim. Sırf güzel kız arkadaşların için seni öldürmüyorum bil istedim. ''

  Anıl'ın dediğine gülüp Feza'ya baktım. Burada bir cinayet işlenecekse bence bunu Feza yapacaktı çünkü kuzenine kellesini kesip kelle paça çorbası yapacakmış gibi bakıyordu.

   Feza'nın kuzeni Anıl aslında çok iyi bir çocuktur. Aramızda her ne kadar 2 yaş olsa da Feza ile ben ona 'Abi' demeden hitap ederiz. Zaten onunda bunu çok taktığını sanmıyorum. Onun taktığı tek şey kızlardır. Yanında güzel bir kız oldu mu varsın kıyamet kopsun umurunda bile olmaz. Hatta kıyamet koparken bile kıza yalakalık yapmaya devam edecek bir potansiyele sahip. Çağımızın yaygın hastalığının fena halde ilerlemiş hali kendisinde bulunmaktadır. Bu hastalıkta elbette çapkınlık.  Halk dilinde ise ''Abazalık''.

''Ya Anıl baksana sen bana. Benim Doğaylarda olduğumu sen nereden biliyordun da buraya damdan düşen Noel baba gibi geldin ? ''

Anıl bey umursamaz gülümsemesini sergileyip Feza'nın muhteşem sorusuna cevap verdi :

''Anneni aradım zeki kuzenim. Biliyordum senin buralarda sürttüğünü. İşin gücün Doğayla burada oturup fiskos yapmak. ''

Feza, Anıl'a dil çıkarttıktan sonra bende aklımda ki soruyu Anıl'a sordum :

''Ya Anıl yanlış anlama da senin burada ne işin var ? ''

''Aferin Doğay tamda beklediğim soruyu sordun. Şimdi beni iyi dinleyin guguk kuşları sizinle bu akşam bir işimiz var. Benim 90-60-90 sevgilim beni diğer sevgilim 90-70-90 ile gördü ve kudurdu. Benim bünye ikisini de kaybetmeyi kaldırmaz anlıyor musunuz ? Bu yüzden 90-60-90 olan kıza kendimi affettirmek için bu akşam bir yere gideceğiz. Hemen kalkın hazırlanın vakit geçti geçiyor bile. ''

Anıl'ın zoruyla evden dışarı çıktık ve beddua ederek geri geldik. Olay aynen şöyle olmuştu.

  Bizi arabasıyla bir barın önüne götüren Anıl biz her ne kadar 'Barlara tövbeliyiz' desek de bizi dinlemeyip kıçımızı tekmeleyerek içeri soktu. Mekana girdiğimizde önümüze gelen ilk boş masaya oturup içecek istedik. Ben ve Feza tercihimizi meyve suyundan yana kullanırken aptal Anıl alkolden yana kullanmıştı. Bir süre kendi çapımızda takıldıktan sonra Anıl'ın dört gözle değil de yüz gözle beklediği 90-60-90lık ablamız geldi. Gerçekten de tam bir 90-60-90dı.  Biz Feza ile ablayı süzerken Anıl bey çoktan harekete geçmişti. Avcı, avını görmüş ve ayaklanmıştı. Ben ve Feza tamamen konu dışında olup biteni izliyorduk. Avcı Anıl avına gidip sırnaşmaya başladı lakin av akıllı görünüyordu ve bu numaraları yutmadı. Avcının yaptığı her hareket avın gözünün içine batıyordu. Avcı son şanslarını daha denerken av olan kızımızın sabrı dolup taşmıştı. Zaman avcının av olma zamanıydı. Avın arkasından tıpkı bir aslan gibi fırlayan abilerimiz avcıyı usulca bir köşeye çekti ve kükremeler başladı. Feza ile ben kükremelerden rahatsız olurken kükremeler kesildi. Tam rahata kavuştuk bu günde olaysız bitti derken kükremelerin yerini yumruk, tekme sesleri almaya başladı. Her av ve avcı hikayesinde olduğu gibi bununda sonu aynıydı. Ava giden avladı. Hem de ne avlanma.

HACKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin