ship: katsudeku
•
•
Japonya'da yeni yıl arifesi, hiç olmadığı kadar coşkuyla kutlanan belli başlı özel günlerden biriydi. İnsanlar kimonolarıyla sokaklara akın ettiğinden dolayı gökyüzünden onları izleyen birileri varsa, bu ülkede bir renk cümbüşü olduğunu söyleyebilirdi. Herkes kıyafetleri, tepelerinde topladıkları ya da salıverdikleri saçları, yanlarında yakınları ile mağazadan mağazaya giriyor; gösterilere veya çeşitli aktivitelere katılarak gününü en iyi şekilde geçirmeye çalışıyordu.
Eh, Bakugou Katsuki ya da Midoriya İzuku'nun da onlardan bir farkı yoktu.
"Kacchan, hadi şu tarada gidelim!" İzuku, yanındaki oğlanın bileğini kalabalığın toplandığı ve müzik seslerinin geldiği bir yere çekiştirmeye başladığında Katsuki bacaklarını hareket ettirerek yeşil saçlı oğlanın onu sürüklemesine izin verdi. Elindeki iki poşet yanından geçip gittiği kişilere çarpsa da o kalabalıkta kimse bunu umursamıyordu. İzuku ulaşmak istediği yer için kalabalığın içinde ilerlerken Katsuki de onun hemen arasındaydı, birbirlerinden ayrılmamaları için elini sıkıca tutuyordu.
İnsanların bir hediyelik eşya dükkanının önündeki birbirlerine uyumlu giyinen ikizler için orada toplandığını gördüğünde, kalabalığı zar zor yararak kendisini dükkanın içine attı İzuku. Katsuki de onun arkasından içeri girdiğinde çoktan nefes nefese kalmıştı. Kimonosunun belindeki kemeri parmaklarıyla gevşetmeye çalıştı. "Bu şeyler sıkı. İçinde terliyorum."
İzuku; duvardaki raflara koyulan peluş oyuncaklara göz gezdirmeyi bıraktı ve omzunun üzerinden, bir adım gerisindeki sarışına baktı. Soluk bir turuncu rengine sahip olan kimonosu, onu olduğundan çok daha sakin biri gibi gösteriyordu. Yeşil saçlı oğlan gülerek önüne dönerken söyledi. "Seni terleten kimono değil, kalabalık."
"Umurumda değil. Yine de bunları giymeyi sevmiyorum." Katsuki homurdanarak kollarını esnettiğinde, İzuku'nun parlayan gözlerle oyuncaklara baktığını gördü ve onun arkasına geçerek aralarındaki mesafeyi kapadı. Kollarını oğlanın beline sarıp, kafasını da omzuna koyduğunda artık ikisi de rengarenk oyuncaklara bakıyordu.
"Beğendin mi?" diye sordu Katsuki, partnerinin elini büyük bir ayıcığa uzattığını gördüğünde. Sarı tüyleri fazla kabarıktı ve yüzünde küçük bir gülümseme vardı.
İzuku kafasını iki yana salladı, ayıcığı yerine koydu. "Lunaparkta benim için iki tane kazandın zaten. Onlar yeter."
Oğlan başka bir tarafa yöneldiğinde, Katsuki hâlâ ayıcığa bakıyordu. Sesini soğuk tutarak söyledi. "Emin misin? İstiyorsan alabiliriz."
Yeşil saçlı oğlan bir kere daha aynı şekilde kafasını sallarken, küçük bir kutunun içindeki rozetlere bakıyordu. Ardından bakışlarını kolyelere, bilekliklere çevirdi ve üzerinde şans getirdiği yazan, kırmızı bir ipliği eline aldı. İpi kısaca inceleyip, kolundaki duruşuna bakarken Katsuki hemen yanında duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one-shots 》boku no hero academia
Fanfiction→ aklıma gelen öylesine fikirler, devamını getiremeyeceğim için tek bölüm olarak yazıyorum → shounen ai içerir; çöplükten fazlası değil