ship; kirikami
•
"O gördüğün ışıklar gün ışığı değil, biliyorum;
Bu gece Mantua'ya giderken sen,
Meşale olup yolunu aydınlatsın diye
Güneşin soluğuyla buhar-"
"Bir dakika, bir dakika; ah, durabilir miyiz?" Eijirou, elindeki kağıtla yüzünü örterken derin bir nefes aldı; ardından bakışlarını açık olan büyük pencereden rahatlıkla görülebilen bahçeye çevirdi. Sıcacık yaz havasında bir rüzgarın yüzüne çarparak onu serinletmesini bekliyordu o an, buzlu çay etkisi yapmasını ya da başka bir şey; düşüncelerinin oradan oraya koşturmasını engelleyecek herhangi bir şey çünkü saçma sapan şeyleri zihninden geçirmeden duramıyordu yaklaşık yarım saattir -belirtmek gerekirse, bir üst dönemdeki oda arkadaşının etkileyici bir Juliet olduğu kadar saçma düşüncelerdi, durdurulması gereken türden- .
Ne yazık ki, küçücük bir esinti bile yoktu sabahtan beri. Sadece birkaç saat önce duş almasına rağmen kendisini hiç de uyanmış gibi hissetmiyordu Eijirou.
"Hadi ama, o kadar kötü değilim!" Kaminari Denki alnına düşen sarı saç tutumlarından birkaçını parmaklarıyla geriye doğru tarayıp güneşi anımsatan gözlerini tamamen ortaya çıkarırken pencereden içeri dolan ışığın suratına çarparak onu gerçekten de efsanevi kıldığından habersizdi ki bu sefer Eijirou emindi ki sınıfındaki öylesine biri bile Denki'ye güzel diyebilirdi o an. Büyük konferans salonunu ışığın açılmamasını sağlayacak kadar aydınlatabilen geniş pencere sonuna kadar açıktı, Denki asla sönmeyecek bir yıldız gibi parlıyordu Eijirou'nun gözünde ve bu haliyle Juliet'i olacağını söylediği zamanı anımsatıyordu genç oğlana. İki hafta önce birlikte kaldıkları yurt odasının açık olan penceresinden dışarıyı izlemeyi henüz bitiren Eijirou'dan bihaber şekilde, paylaştıkları odaya coşkuyla girmiş; siyah saçlı çocuğun karşısına geçmiş ve başrollerden birini oynayan kızın bir nedenden ötürü -Eijirou ne olduğunu hiç hatırlamıyordu- izinli olduğunu söyledikten sonra "Yani, senin Juliet'in olacağım!" demişti gururla. Güneş yine yüzünün en küçük noktasına dahi tüm gücüyle vuruyor, Denki'nin her zaman birbirine dolanan saçları arasına karışarak parlaklığını onun sarı tutamlarına devrediyordu ve Eijirou o an kekelemekten ileri gidemediği için hâlâ kendisinden utanıyordu.
Deliriyor olmalıyım, diye geçirdi içinden, derin bir nefesi dudaklarından çıkardığı sırada. Evet, kesinlikle deliriyorum.
Kaminari Denki bakışlarını incelediği kağıttan çekti ve hiçbir tepki vermeden kendisine bakan Eijirou'ya gözlerini devirirken oturduğu ahşap sahne zemininden aşağı atlayarak birkaç adımda siyah saçlı oda arkadaşının karşısında dikildi. Eijirou hâlâ onun az önce oturduğu yere bakıyor, gözlerini bile kırpmıyordu. Denki'nin de söylediği gibi, her zaman dalıp gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one-shots 》boku no hero academia
Fanfic→ aklıma gelen öylesine fikirler, devamını getiremeyeceğim için tek bölüm olarak yazıyorum → shounen ai içerir; çöplükten fazlası değil