[2] kindergarten

3K 91 109
                                    

ship: kiribaku

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kirishima Eijirou, pek kalabalık olmayan kaldırımda son hızıyla koşarken kanında dolaşan yüksek doz adrenalinden dolayı sürekli kesilen nefeslerinin farkında değildi. Kafasının içindeki çoktan geç kaldığı düşüncesi, bacaklarının ağrısını umursayamayacağı kadar etkiliydi ve hiç olmadığı kadar hızlı koşarken bir şey olmamasını ummaktan başka şansı yoktu.

Sokağın köşesinden sola döndü; başka bir sokak boyunca koştu ve saniyeler içerisinde onu da geçip sağ taraftaki sokağa giriş yaptığında, biraz ilerisindeki bahçeli binayı görmesiyle mümkünmüş gibi hızını arttırdı. Açık olan demir kapıdan geçerken, bahçedeki park alanının bomboş olması onu daha çok germekten başka bir şey yapmıyordu. Hızla küçük binaya girdi, birkaç oda ve sınıfı geçti ve koridorun sonundaki sınıfın kapalı kapısını hızla açtığında nefes nefeseydi. Kardeşinin ismi dudaklarından endişeyle dökülürken, onu yeşil saçlı bir başka çocuğun yanında görmesiyle derin bir nefes almıştı.

Kirishima Hiroshi, oynadığı legolardan kafasını kaldırdı ve sınıfın kapısını gürültüyle açıp ismini söyleyen abisine sarılmak için ayağa kalktı. Kısa kolları, Eijirou'nun bacaklarına dolanırken onu sıkıca tutuyordu. "Abi! Neden geç kaldın?"

Kirishima omuzlarındaki yükün yok olduğunu hissederken, yüzüne yayılan tebessümle küçük kardeşini kucağına aldı. "Son anda birkaç müşteri geldi, çıkamadım."

"Aptal patronun izin vermedi, değil mi?" diye sordu Hiroshi, yüzünü buruştururken. Eijirou gülerek kafasını salladığında ise tamamen somurtmuş, kollarını göğsünde çaprazlamıştı. "O adamdan nefret ediyorum. Seni hep çalıştırıyor."

"Biliyorsun, bunu yapması gerek."

Hiroshi omzunu silkti. "Yine de kötü biri." Bu sözlerden sonra abisinin kucağında kıpırdanmış; parmağıyla legoları dizmeyi bırakıp Kirishima'nın daha önce fark etmediği, yere serilen mavi minderlerde oturan sarı saçlı bir çocuğun yanına giden küçük oğlanı işaret etmişti. "İndir beni, seni İzuku'yla tanıştıracağım."

Kirishima, kardeşinin dediğini yaparak onu yere bırakırken gözleri yeşil saçlı çocuk yerine onun yanındaki sarı saçlı oğlana takılmıştı. Üzerinde liseli olduğunu belli eden bir üniforma, yüzünde ise kızgınlık ve ciddiyet arasında bir ifade vardı ve yanındaki yeşil saçlı çocuğun söylediklerini dinliyordu. Kabarık saçları dağınıktı, kırmızı gözlerinin altındaki koyuluklar onun yeteri kadar uyumadığını gösteriyordu. Kaşları hafifçe çatılı olsa da sinirli değildi, hatta küçük çocuğun anlattıklarını gerçekten dinliyor gibi duruyordu.

"İzuku!" dedi Hiroshi, minderlerin oraya doğru koşarken. Yeşil saçlı oğlanın elini tuttu ve onu ayağa kaldırarak sarışından ayırdı, Eijirou'nun yanına götürdü. "Abi, bu benim yeni arkadaşım, İzuku. Bugün tanıştık, sen gelene kadar Katsuki abiyle birlikte benimle kaldılar. İzuku, bu da abim, Eijirou."

Eijirou, yeşil saçlı oğlanın sessiz bir "Memnun oldum" çıkardığını zar zor duyduğunda dizlerini kırdı ve iki küçük çocuğun boyuna ulaştı. İzuku'nun kafası hâlâ eğik olsa da artık göz ucuyla baktığında Eijirou'yu görebilirdi. Büyük oğlan, elini İzuku'nun omzuna koyduğunda çocuk kafasını kaldırdı ve Eijirou'nun gülümseyen yüzüyle karşılaştı.

"Ben yokken kardeşime baktığın için teşekkür ederim" dedi kırmızı saçlı oğlan, samimi bir şekilde. "Sen bir kahramansın."

"Ö-Öyle miyim?" İzuku, gizleyemediği heyecanıyla söylediğinde Eijirou'nun kafasını sallayarak onaylamasıyla yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı; hızla "Teşekkür ederim" dedi ve arkasındaki, hâlâ minderlerde oturan sarışının yanına koşmaya başladı. "Duydun mu, Kacchan, ben kahramanmışım!"

"Evet, evet" diye homurdandı Katsuki, yanındaki sırt çantasını omzuna geçirirken. "Şimdi, kalkmama yardım et."

İzuku hevesle kafasını salladı ve sarışının uzattığı eli kendi elleriyle, sıkıca tutup onu çekmeye başladı. Katsuki kalkamadığında, Eijirou bunun bir oyun olduğunu anlamıştı. Hiroshi de İzuku'ya yardım etmek için ellerini onun elleri üzerine koydu ve ikisi birlikte çektiğinde, sarışın oğlan kendisini minderden kaldırarak derin bir nefes aldı; ardından iki küçük oğlanın saçlarını karıştırdıktan sonra omzundaki çantasını düzeltip kapıya yöneldi. "Gidiyoruz, Deku."

"Tamam!" İzuku hızla topladığı çantasını omzuna alırken, Hiroshi de onu takip etti ve İzuku kapıya yöneldiğinde abisinin elini tutup onu sürüklemeye başladı. "Hadi, gidelim!"

"Ah, d-doğru, tamam." Eijirou, kendisini sürükleyen çocukla birlikte sınıftan çıktı ve ikisi birlikte binadan çıkmak üzere olan iki çocuğu yakaladılar.

"Yarın görüşürüz, Hiroshi!" İzuku, yanlarına gelen çocuklardan küçük olanına bir sarılma vermeden önce söyledi. Hiroshi de aynısını tekrarlayıp İzuku'ya sıkıca sarılırken, Kirishima iki adım solunda kalan sarı saçlı çocuğa bakıyordu.

"T-Teşekkür ederim" diye mırıldandı, neden utandığını bilmemesine rağmen kızaran yanaklarını gizlemek için kafasını eğmişti. Katsuki "Önemi yok" dediğinde, Eijirou söylediklerinin çok sade kaldığını düşündü ve aklına gelen fikirle kafasını kaldırdı. "Ah, i-istersen, yani, bu haftasonu u-uygun olursan, bir kahve içebilir miyiz? T-Teşekkür amaçlı."

Katsuki, sağındaki çocuğun yüzüne ilk kez tam anlamıyla baktığında, saçları ile kızaran yanaklarının uyumu fark ettiği birinci şey olmuştu. Ardından onu Eijirou'nun havaya kaldırdığı saçları, çocuklarınkine benzer bir hevesle parlayan kırmızı gözleri, aralık dudakları ve onların arasından sıyrılan hızlı nefesleri takip etti. Olumlu bir cevabı gerçekten istiyormuş gibi duruyordu fakat Katsuki, yeni tanıştığı biriyle kahve içmeye çıkacak kadar yakın olamazdı; bu yüzden onu reddetmek için ağzını açmıştı ki İzuku bağırarak "Evet" dediğinde ona dönmek zorunda kaldı. Küçük çocuğun saçları gibi yeşil olan gözleri heyecanla parlıyordu. Sarışın oğlanın elini tuttu ve ona istekle baktı. "Lütfen, gidelim, Kacchan. Hiroshi'yle daha çok oynamak istiyorum. Lütfen, lütfen, lütfen!"

Katsuki, normalde olsa kesin bir dille reddederdi fakat üç çocuk da -Eijirou, Hiroshi, İzuku- kendisine umutla bakarken omuzlarına bir yük binmiş gibi hissediyordu. Yaklaşık bir dakikalık duraksamanın sonunda kendisiyle çelişmekten vazgeçerek iç geçirdi ve İzuku bunun bir onay olduğunu anlayıp ona sıkıca sarıldığı sırada, göz ucuyla yumruğunu zaferle havaya kaldıran Hiroshi'ye bakıp, Eijirou'ya döndü. Belini tutan kollar yüzünden telefonunu zorlukla çıkarıp kırmızı saçlıya uzattı. "Telefon numaran."

Eijirou kafasını sallayarak Katsuki'nin telefonunu aldı ve arka plandaki İzuku'nun fotoğrafına fazla takılmamaya çalışarak kendi numarasını kaydetti. Telefonu Katsuki'ye geri uzattığı sırada Hiroshi sarışın çocuğa teşekkür etmekle meşguldü.

Günün sonunda Eijirou ve Katsuki, ilgilendikleri küçük çocuklarla birlikte yollarını ayırdılar. Gece olduğunda Eijirou'nun telefonuna bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti ve kırmızı saçlı oğlan, mesaj gelene kadar bunu beklediğinin farkında bile değildi. Aklına ilk gelen kafeyi söyledi ve böylelikle iki oğlanın bir tane ile sınırlanmayan buluşmalar dizisi başlamış oldu.

one-shots 》boku no hero academiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin