[41] ' love '

669 26 91
                                    

ship; kiribaku

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Midoriya İzuku'ya göre aşk; bir insanın düşen kalemini almak amacıyla eğilmesi sırasında siz de aynı kaleme ulaşmak için eğildiğinizde ve parmaklarınız kısa, çok kısa bir an temas ettiğinde kalbinizin bu teması hatırlatırcasına, tüm gün boyunca deli gibi atmasıydı. Özür dilerim ya da teşekkür ederim'ler sırasında dudaklarınız bir mırıltı çıkarmayı zar zor başarırdı çünkü o kısacık temas; zihninizdeki tüm düşünceleri süpürür, aniden bastıran kar yağışı gibi her şeyi beyaza boyayarak cevap oluşturma yetinizi dahi elinizden alırdı. Tüm gün gülümserdiniz, o kişiyi düşünmek göğsünüzde çiçekler açıyormuş gibi hissetmenize neden olurdu. Nedensiz tebessümü yüzünüzden silmek imkansızdı çünkü bir mutluluk içerisinde olduğunuzun farkında bile değildiniz.

İzuku'nun aşkı buydu, küçücük bir hareketin yarattığı çarpıntı. Katsuki'ninkiyse bambaşkaydı.

Öfke. Hissettiği tek şeydi. Öfkeleniyordu. Sorun şu ki, Katsuki asla bir başkasının yere düşen kalemini almak için yere eğilmezdi; çarpışacakları çok belliyken bunu yapma gereği duymazdı -Dolayısıyla İzuku'nun verdiği örnek tamamen işlevsiz kalıyordu. Katsuki sadece öfkeliydi. Çiçekler yoktu, gülümseme yoktu, cevap oluşturamama yoktu. Öfke, onu ele geçiriyordu. Sikik basketbol topunu takım arkadaşına verirken parmaklarının birbirine değmesi sonucu oluşan kalp sıkışması, onu öfkelendiriyordu. Bulunduğu alanı terk etmek veya yakınındaki kahrolası ilk suratı yumruklamak istiyordu. Yeteri kadar oksijen yokmuş ya da zihnine ulaştıramıyormuş gibi, özellikle de etraflarında bir sürü insan varsa, öfkeden kuduruyordu. Her şey tamamen berbat hale geliyor, tüm gününün içine sıçıyordu; tebessüm bir seçenek bile değildi. Omzuna atılan kol onu öfkelendiriyordu, güneşi incecik dudaklarına sığdırmışçasına ışık saçan bir gülümseme onu öfkelendiriyordu, sabahki "Günaydın, Bakugou!" ya da akşamki "Sonra görüşürüz, Bakugou!" onu öfkelendiriyordu.

Her şey tamamen mantıksız bir döngüye giriyordu, İzuku ile tanımlarındaki nadir benzerliklerden biriydi. Küçücük bir hareket, ikisinin de saçmalamasına sebep oluyordu.

"Bu iyi değil." dedi Katsuki, karanlık odasında üç dakikadan uzun süre kapanmamış olan gözleriyle net göremediği tavanı izlerken. İzuku aşkı iyi bir şey olarak tanımlıyordu ve eğer aşk onun söylediği gibiyse, Katsuki'ninki aşk falan değildi çünkü onun kafasını sikmekten başka bir boka yaradığı yoktu. Üzerine düşünmemek için bir şeylerle uğraşıyordu, aptal dersleri dinliyordu, aptal insanların konuşmalarını duyuyordu, sınıfta durarak onun sesini işitmemek için aptal kantin sırasına bile giriyordu ama sonunda gece olduğunda ve ışıklar kapandığında, kafasının içindeki şey her ne sikim düşünüyorsa onu gün yüzüne çıkarıyordu ve genç oğlan başını duvara vurmak istiyordu -ki bunu yaklaşık 48 saat önceki zaman diliminde denemişti.

one-shots 》boku no hero academiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin