ship; katsudeku
•
•
Cumartesi akşamları çoğu sinema evinin salonları dolup taşardı çünkü insanlar ertesi günün tatil olduğunun bilinciyle hareket ederken en sevdikleri şeyleri yapmaktan geri durmak zorunda kalmazlardı. Bazıları sevgilileriyle, bazıları arkadaşlarıyla, bazıları ise aile üyeleriyle olan kısıtlı zamanlarını verimli geçirmek adına bir filme girer; belki de gece yarısına doğru evlerine dönerlerdi fakat birlikte oldukları zaman, omuzlarındaki ağırlıkları genellikle sorun etmezlerdi. Sevgi duygusu hayatın yükünü, görüp görebileceğiniz her canlıya unutturabilirdi.
Son iki buçuk aydır olduğu gibi, cumartesi akşamlarını gülücükler saçan insanlara patlamış mısır vererek harcayan Bakugou Katsuki için ise bu günler genellikle berbat geçerdi.
"İyi seyirler" dedi genç oğlan, elindeki büyük boy patlamış mısır kutusunu karşısındaki çifte uzatırken. Erkek kutuyu alırken kız da gülümseyerek teşekkür etmiş; ardından ikisi birlikte 5, 6, 7 ve 8. salonların olduğu sol tarafa ilerlemişlerdi. Katsuki biraz serinlemek için kafasındaki kırmızı şapkayı çıkardı, sağ eliyle saçlarını karıştırdı ve lakosunun yakasını çekiştirdi. Saat 9 olmak üzereydi, son seans için gelen insanlar da az olduğundan dolayı o an yoğun olmuyordu.
Biraz dinlenmek için bekleme koltuklarına geçmeyi düşündüğü tanıdık bir şarkıyla duraksadı. Telefonunu arka cebinden çıkarırken koltuklara geçmekten vazgeçmiş, tezgaha yaslanarak babasından gelen aramayı cevaplamıştı.
"Hey, Katsuki, nasıl gidiyor?" Bakugou Masaru'nun sesi ve bulunduğu yerdeki gürültü hattın öteki ucuna iletildiğinde suratını buruşturdu Katsuki. "Çalışıyorum."
"Oh, geç olmadı mı? Kendini fazla yormamaya çalış" diye uyardı Masaru. "Bu arada, annen de dikkatli olmanı ve evi temiz tutmanı söylüyor. Birazdan uçağa bineceğiz."
Genç oğlan onaylayan bir mırıltı çıkardı, ardından birkaç adım sesi duyarak göz ucuyla baktığında birilerinin tezgaha yaklaştığını duydu. "Kapatmalıyım."
"Ah, tamam, doğru. İyi geceler!"
"Sana da."
Aramayı sonlandırdığında kulaklarına dolan başka bir ses, kafasını kaldırmasına sebep olmuştu. Biri ona sesleniyordu ve şu dünyada Bakugou Katsuki'ye "Kacchan" deme cesaretini gösteren tek bir kişi vardı.
Deku.
Ya da gerçek ismiyle Midoriya İzuku; üşüdüğü kızaran yanaklarından belli olan, kahverengi saçlı bir kız ile birlikte tezgahın karşısında duruyordu. Yüzünde bir şaşkınlık ifadesi vardı.
Eh, çocukluk arkadaşını görmeyeli dört ay oluyordu. En son lise mezuniyetinde zorunlu olarak görüşme durumunda bulunmuşlardı -sonuç olarak aynı liseden mezunlardı fakat o zamanlar bile onları gören bir kişi arkadaş olduklarını söylemezdi; iki yabancıdan farklı değillerdi.
"B-Burada mı çalışıyorsun?" İzuku tereddütle sorduğunda cevap alamayacağından ya da alacağı cevabın sorusuyla ilgili olmayacağından neredeyse emindi fakat Katsuki, onu şaşırtarak, bakışlarını başka tarafa çevirdi ve kafasını salladı. Sürekli birilerini tersliyor olsa da okuldan kimseyle uzun zamandır görüşmüyordu ve bu dört aylık ara, kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde sarışın oğlanda değişikliklere sebep olmuştu. İzuku ise bu değişikliği gözlemleyen ilk kişi olduğu için fazlasıyla şaşkındı.
"Ne istiyorsunuz?" diye sordu sarışın, başka tarafa bakmaya devam ederken. Çocukluk arkadaşı ise buraya hangi amaçla geldiğini anımsayarak, telaşla elindeki fişe göz attı. Oysaki biletleri alalı 2 dakika bile olmamıştı. "Ee, d-dördüncü menüden, s-sanırım."
"Evet, oydu" diye bir mırıltı çıkararak onayladı kahverengi saçlı kız. Üçü de aynı lisede olmasına rağmen birbirlerinden ayrı sınıflarda, ayrı kişiliklere sahiplersi ve böyle bir alanda bir araya gelmeleri kaderin bir oyunu olmalıydı. Yani, kızın düşünceleri bu yöndeydi.
Katsuki kafasını salladı ve iki tane orta boy karton kutuya patlamış mısır doldurdu, ardından dolaptan da iki tane kola çıkardı. Malzemeleri tezgaha bıraktıktan sonra çift de onları avuçları içine almıştı.
"İyi akşamlar" dedi yanakları hâlâ kızarık olan kız. Ellerini konuşma boyunca birbirine sürtmüştü. Üçüncü salonun olduğu, sağ tarafa doğru hızlı adımlarla yürümeye başladığında İzuku da filme çoktan geç kaldıklarını anımsayarak "Sonra görüşürüz, Kacchan" dedi. Birkaç saniye Katsuki'den cevap beklese de sarışın oğlanın tek kelime etmeyeceğini anladığında sessizce iç geçirmiş, ardından kızın peşinden yürümeye başlamıştı.
Sarı saçlı oğlan, adım sesleri salonun kapısı tarafından kesilene kadar yerinde kaldı. Ardından gözleri kapanan kapıya dönmüş, kısa bir süre orada oyalanmıştı.
Doğruyu söylemek gerekirse, Midoriya İzuku'nun bir kız arkadaş bulacağını hiç düşünmemişti.
"Siktir et" diye mırıldandı, daha çok kendisine hitaben. Ardından, telefonunu tezgahta bırakarak çalışma alanından ayrılmış ve sol taraftaki iki kırmızı kanepe ve onlarla aynı renkte taburenin olduğu bekleme alanına yönelmişti. Kanepelerden birine uzanırken, müdürünün ya da ondan üst rütbeli herhangi bir çalışanın içeriye gelmemesini umarak gözlerini kapattı.
Deku'nun kız arkadaşı, ha?
•
one-shot kurgusu ama iki bölüm olarak yazıyorum hm ok
ayrıca başlık bulamadım bu yüzden popcorn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one-shots 》boku no hero academia
Fanfic→ aklıma gelen öylesine fikirler, devamını getiremeyeceğim için tek bölüm olarak yazıyorum → shounen ai içerir; çöplükten fazlası değil