[6] ❝ i hate you ❞

1.7K 65 84
                                    

ship: kiribaku

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kirishima Eijirou, saat gece yarısına gelmek üzereyken, pahalı bir model olan arabasından iç geçirerek indi ve aracı kilitledikten sonra ağır adımlarla evine doğru yürümeye başladı. Saçma şirket işlerinden dolayı mesai bitişine kadar neredeyse hiç dinlenme şansı olmamıştı, mesai bittikten sonraysa yine incelenmesi gereken birkaç dosya kalmıştı çünkü o gün ne işine odaklanabilmiş ne de masasına dönebilmişti. Yaptığı şeyler, bir asistan olarak, sürekli birilerine formlar imzalatmak veya patronunun yanında toplantılara katılarak onun ayak işlerini yapmaktı. Ayrıca, bugüne özel bir şekilde, patronu her saat başı bir toplantıya dahil olmuş ve her seferinde Kirishima'ya birkaç dosya verip birilerine imzalatmasını söylemişti.

Sabahtan beri şarjı olmadığı ve zaman da bulamadığı için bakmadığı telefonuna ancak mesai bittikten bir saat sonra bakabilen Kirishima için, işler hiç de iyi gitmiyordu. Katsuki aramalarına bir kez bile cevap vermemişti ve onun için endişeleniyordu.

Bahçe kapısını itekleyip, kısa patikayı kullanarak dış kapıya ilerlerken ceketinin cebinden anahtarını çıkardı. Kapının önüne geldiğinde anahtarı deliğe yerleştirmiş, çevirerek kapıyı iteklemişti. Ayakkabılarını ayağından çıkarırken, kapıyı da arkasından kapattı ve ışıkları açmak için elektrik düğmesine uzandı.

Yapay ışık odayı aydınlattığında, endişelenmekte haklı olduğunu fark etti.

Cam masanın üzerinde kahve bardakları, yerde parçalanmış dergiler vardı. Bir açık arttırmadan satın aldığı mavi vazonun büyük parçaları duvarın dibindeydi, onlarca küçük porselene dönüşmüştü. Yerlerdeki kıyafetler merdivene doğru ilerlerken, hepsinin kırmızı saçlı oğlana ait olması evdeki öteki kişinin kızgınlığının sebebini açık ediyordu.

"Lanet olsun" diye mırıldandı Kirishima, üzerindeki yarım yamalak çıkardığı ceketi yere atıp üst kata doğru ilerlemeye başlamadan önce. Büyük adımları sayesinde saniyeler içerisinde merdivenlere ulaşmış, basamakları ikişer ikişer çıkarak üst kata ayak basmıştı. Dar koridorda yatak odasına koştu ve kapıyı açtığı an kulağına hızlı nefes sesleri doldu. Siyah yatak örtüsü yerdeydi, üzerinde ise yine kıyafetler vardı. Aynalı komodinin aynası paramparça olmuştu ve odanın sol tarafında yoğunlaşan cam parçaları fazla tehlikeliydi. Bir defter ya da kitaptan koparılan sayfalar odanın her tarafını kaplamış, perdeler kapatılmıştı.

Kapının hemen karşısındaki büyük yatağın sağında, bacaklarını kendisine çeken ve kafasını da dizlerine yaslayan bir oğlan duruyordu.

Kirishima hızlıca ona doğru koştu. Yanına geldiğinde, omuzlarından tutacağı sırada oğlan kafasını kaldırmış ve kırmızı saçlıyı hızla kendisinden uzaklaştırmıştı.

"Defol!" diye bağırdı Bakugou Katsuki, yanaklarını süsleyen yaşlar ve ellerindeki kurumuş kanla. Gözleri öfke saçıyor, bedeni titriyordu. "Siktir git buradan, seni adi piç kurusu! Yine kimin üstünde olduğunu duymak istemiyorum!"

Kırmızı saçlı oğlan, havada kalan elleriyle duraksadı ve tekrar kafasını dizlerine gömen sarışına baktı. Sinir krizinin bitişine doğru genellikle bir köşeye çekilir, kendisini ve etrafındakileri suçlardı. Kirishima onun, ne söylediğinin farkında bile olmadığını biliyordu; Katsuki hakkında bunu anlamasına yetecek kadar sinir krizine şahit olmuştu.

"Yine kiminle yatmışım?" Yerdeki tişörtlerinden birini yanına çekerken mırıldandı. Katsuki'nin öfkesinin sebebi sabah not bırakmadan çıkması, gün içinde onu aramamış olması ya da gecenin bu saatine kadar şirkette çalışması olabilirdi. Aklındaki senaryoları kendisi ve Tanrı'dan başka kimse bilemezdi.

"Ne bileyim ben?" diye homurdandı Katsuki, Kirishima elindeki tişörtten bir parça koparırken. "O sikik patronun olabilir. Ya da herhangi bir iş arkadaşın. Her sabah soda aldığın dükkandaki kız. Kahrolası otobüs yolculuğun boyunca konuştuğun lanet herifin teki."

Kirishima sıkıntıyla iç geçirirken "Bunun doğru olduğunu gerçekten düşünüyor musun?" diye sorduğunda sarışın oğlan bir kez daha kafasını kaldırmıştı. Hâlâ kızgın gözüküyordu. "Tüm gün tek kelime etmedin, ne bok düşünmemi bekliyorsun?"

"Katsuki-"

"Dokunma bana!" Katsuki, Kirishima'nın uzattığı ellerini hızla ondan uzaklaştırsa da Kirishima bunu umursamamış ve ani bir hareketle onu kolları arasına almıştı. Oğlan çırpınmaya ve küfürler etmeye başladığında kollarını iyice sıkılaştırarak kaçmasını engelledi. Daha önce bunu birçok kez yapmıştı, onu rahatlatacağını da biliyordu.

Yaklaşık iki dakika boyunca Katsuki; kırmızı saçlı oğlandan kurtulmak için uğraştı fakat sonunda pes edip yumruklarını indirdiğinde, gözyaşları da onlarla birlikte yanaklarından inmeye başlamıştı.

"Senden nefret ediyorum" dedi sarışın oğlan, fısıltıya yakın bir şekilde. Kirishima onu kafasıyla onaylarken oğlanı kucağına çekmiş, kendi sırtını da duvara yaslamıştı. "Senden nefret ediyorum. Senden nefret ediyorum. Neden hâlâ benden ayrılmadığını anlamıyorum. Neyi bekliyorsun?"

Kirishima yavaşça gülerken, Katsuki'nin belindeki ellerini sıkılaştırdı ve bu sırada onun saçlarına bir öpücük kondurmayı da unutmadı. "Sana aşığım."

"Siktiğimin yalancısı" diye mırıldandı Katsuki, kollarındaki adamın bedenine daha çok yapışırken. Yüzü onun göğsünde dinleniyor, yavaşlayan nefesleri giderek eski haline dönüyordu. Artık titremiyor ya da ağlamıyordu. "Canın cehenneme."

Kirishima buna da gülümsedi ve yanağını çenesinin altındaki sarı tutamlara yasladı. İkisi birlikte yaklaşık bir saat kadar orada kaldıktan sonra Katsuki derin bir uykuya gömülmüş, Kirishima ise -her zamanki gibi- onu yatağa taşıyan, ellerini koparttığı kumaş parçasıyla saran ve evi temizleyen kişi olmuştu.

biraz saçma ama yazıyorum işte

one-shots 》boku no hero academiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin