"Merhaba Bayan Lee."
"Ah, merhaba Donghyuck. İçeri gelsene, Mark da arkadaşıyla odasında."
"Öyle mi?"
"Evet, yukarıya atıştırmalık göndermemi ister misiniz?"
"Belki sonra Bayan Lee, teşekkürler."
Odana uzanan merdivenleri tırmanıyorum bu hızlı diyaloğun ardından, kapın aralık. Hemen ilerliyorum.
Ama tam gireceğim sırada elip demir kapı kolunda kalıyor. Yerde oturan, sırtını yatağın kenarına yaslamış iki beden görüyorum. Önlerinde test kitapları, öpüşüyorlar.
Kız arkadaşınlasın hyung. Bir elin onun yanağında, diğeri belinde öpüyorsun onu sevgiyle. O da iki eliyle yanaklarından tutmuş, karşılık veriyor öpüşüne. Dudaklarınızın seslerini duyduğumda midem bulanıyor. Gözlerim yaşarıyor.
O kızın yerinde olabilmek için her şeyimi verirdim hyung. Beni öyle öpmen, beni öyle sevmen için her şeyimi verirdim. Buna hazırdım.
Ama sen kördün ve beni görmedin. Hiçbir zaman.
Nasıl bir hızla kapınızı kapatıp merdivenlerden koşarak indiğimi ve evden ayrıldığımı bilmiyorum ama göz yaşlarım hıçkırıklarımla nefes almamı engellediğinde çoktan boş bir parkın kaydırağının arkasındaki boşluğa çökmüş ağlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sleep
Hayran Kurgugözlerimi yumuyorum, burnumda vanilya kokusu. elimi uzatıyorum, ipek gibi saçlar parmaklarımda. ve öpüyorum dudaklarını, yumuşacık dudaklarını. © dububaoziㅣmarkhyuck all rights reserved start: 6.8.18 end: 16.8.18