Sevgilinle yeniden çıkmaya başlamanın üzerinden iki hafta geçiyor. Akşam üzeri okul dönüşü durakta karşılaşıyoruz. Yalnızsın, üzerinde gri kapşonlu hırkan, koyu mavi yırtık skinny jeanin ve spor ayakkabıların var. Koyu kahve saçların rüzgarda dalgalanıyor. Göz göze geliyoruz.
12 yıllık arkadaşlığımızın parçalara ayrılışını izliyorum. Bana bakıyorsun birkaç saniye, sonra tek kelime etmiyorsun. Ben de konuşmuyorum.
"Selam," diyorsun, kendini zorladığını görebiliyorum. Artık o kadar berbat durumdayız ki birbirimizle konuşmak için kendimizi zorluyoruz.
"Selam hyung," diyorum. "Dersten mi?"
"Evet."
Başımı belli belirsiz sallıyorum. "Tamam."
"Biz... biz tekrar birlikteyiz. Yani şeyle-"
"Harika!" Yapmacık bir şekilde gülümsüyorum. Sen de biraz rahatlayarak gülüyorsun. "Evet. O barışmak istedi."
"Güzel."
Tuhaf bir sessizlik oluyor. Burnumu çekiyorum. "Neyse," diyorum. "Eve gitmem lâzım. Biliyorsun, ödevler falan."
"Evet. Tabii." Burukça gülümsüyorsun. "Görüşürüz Dongyuck."
"Görüşürüz hyung."
Eve varıp odama geçtiğimde kendimi yatağa atıyorum, gözlerim tavanda, kalbim zorla atıyor.
Seninle konuşmak bile imkansızlaşıyor hyung. Niye böyle oluyoruz? Bize ne oluyor?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
sleep
Fanfictiongözlerimi yumuyorum, burnumda vanilya kokusu. elimi uzatıyorum, ipek gibi saçlar parmaklarımda. ve öpüyorum dudaklarını, yumuşacık dudaklarını. © dububaoziㅣmarkhyuck all rights reserved start: 6.8.18 end: 16.8.18